
Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğünün desteğiyle düzenlenen ve 7 Kasım’da başlayan festival tüm gösterimlerini Türk sinemasının kalbi Beyoğlu’nda, Atlas 1948 Sineması, Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Yeşilçam Sineması ve İstiklal AVM Cinema Pink’te gerçekleştirdi.
AKM Tiyatro Salonu’nda yapılan festivalin kapanış töreninde açıklamada bulunan Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve Festival Başkanı Ogün Şanlıer, bu sene bir haftalık festivalde 61 seansta 56 film gösterildiğini belirterek, “İzleyici sayısı geçen yıla oranla yüzde 30 arttı. Bu da hem festival için hem de seyircinin tekrar sinemaya dönmesi konusunda umutları yeşertti. Açılışından itibaren festival çok heyecanlı geçti.” dedi.
Festivalin Artistik Direktörü Enes Erbay da programda yaptığı konuşmada, “Bir hafta boyunca İstanbul’un tam kalbinde, sinemanın ortak dilinde buluştuk. Her film, her söyleşi, her karşılaşma bize şunu yeniden hatırlattı. Sinemayı var eden şey sadece perdedeki görüntüler değil, o görüntülerin arkasında duran insanlar, cesaret, emek ve inançtır.” diye konuştu.
Bu sene festivalde Türk sinema sektörünün tüm farklılıklarına rağmen aslında ne kadar güçlü bir potansiyele sahip olduğunu gördüğünü dile getiren Erbay, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bizim işimiz yalnızca filmleri seçmek değil, sektörün bütününü bir araya getirecek, birbirine temas ettirecek bir zemin oluşturmak. Çünkü ancak birbirimizi destekleyerek, birlikte üretmenin yollarını bularak ve aramızdaki görünmez duvarları kaldırarak Türk sinemasını büyütebiliriz. Bu festival de tam olarak bunun için var. Yeni yönetmenlerin ilk adımlarını güçlendirmek, deneyimli isimlerle genç sinemacıları aynı masada buluşturmak, hikayelerimizi ve hayallerimizi ortak bir geleceğe taşımak için…”
Erbay, gelecek yıl festival kapsamında Bosphorus Film Lab’i yeniden hayata geçireceklerini aktararak, “Bosphorus Film Lab hem projelerin üretim süreçlerini destekleyecek hem de uluslararası ortaklıkların önünü açacak güçlü bir platform olarak geri dönecek. Bununla birlikte genç sinemacıların yaratım süreçlerine nefes aldıracak, ülkemizin ruhuyla beslenen yeni bir yaratıcı geliştirme programının da hazırlıklarını yapıyoruz. Bu festivalin geleceği yalnızca gösterdiğimiz filmlerde değil, üretilmesine katkı sunacağımız filmlerde de olacak.” ifadelerini kullandı.
Festivalde bu yıl 5 ana kategoride 19 Altın Yunus sahiplerini buldu. Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda Hasan Tolga Pulat, “Parçalı Yıllar” filmiyle “En İyi Film” ve “En İyi Senaryo” ödülüne değer görüldü.

Pulat, ödülü aldıktan sonra yaptığı konuşmada, filmin uzun yıllardır yapmak istediği bir proje olduğunu dile getirerek, “Yıllar içerisinde filmi yapma şansım oldu ama çok fazla sömürüye, çarpıtmaya açık bir durum olduğu için her zaman bağımsız kalmayı tercih ettim. Bu konuda yıllar sonra bana inanan yapımcı Tuncay Kaymaz ve Tayfun Burus’a çok teşekkür ediyorum. Umarım bundan sonra Türk sinemasının ‘parçalı yıllar’ olarak adlandırdığım dönemi daha fazla konuşulur, daha fazla bu konuda filmler çekilir.” dedi.
Aynı kategoride “En İyi Yönetmen” ödülünü “Tavşan İmparatorluğu” filmiyle Seyfettin Tokmak aldı. Tokmak aynı zamanda aynı filmle “FİYAB En İyi Yapımcı” ödülünü kazandı.

“En İyi Kurgu” ödülü “Kesilmiş Bir Ağaç Gibi” filmiyle Naim Kanat’a, “En İyi Görüntü Yönetmeni” ödülü “Tavşan İmparatorluğu” filmiyle Claudia Becerril Bulos’a ve “En İyi Kadın Oyuncu” ödülü “Kanto” filmindeki performansıyla Didem İnselel’e gitti.
Uzun Metraj Film Yarışması’nda “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü de “Bir Adam Yaratmak” filmindeki rolüyle Engin Altan Düzyatan aldı. Başarılı oyuncu, ödülü aldıktan sonra yaptığı açıklamada, rolüne hazırlanırken çok ağır ve uzun bir süreçten geçtiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Tabi bir tiyatro metninden film haline getirildiği için çok uzun diyalogları olan, kişiyi gerçekten zorlayacak bir roldü. Çok iyi bir ekiple çalıştığım için bir şekilde altında kalkabildim. Bu ödül benim için önemli. Biraz olsun o günlerde içinde olduğum sıkıntıları biraz olsa da hafifletti. Çok değerli oyuncular vardı. O oyuncular arasından bu ödüle değer görülmek beni çok gururlandırdı. Beni bu ödüle layık gören herkese çok teşekkür ediyorum.”

Düzyatan, filmin izlemesi zor ve ağır tekste sahip olduğuna işaret ederek, “Yönetmenimiz çok doğru metaforlar kullanarak işi çok izlek hale getirdi. Ben de elimden geleni yapıp daha izlek hale gelmesi için yönetmene bir şekilde yardımcı olmaya çalıştım. Süresi uzun olmasına rağmen bir nefeste izleyebileceğiniz hale geldi film. Umuyorum seyirciler de beğenir.” değerlendirmesini yaptı.
Ödülü aldıktan sonra yaptığı konuşmada ise Düzyatan, “Oyunculuk biraz yalnız ve bireysel bir meslek gibi gözükse de aslında çok büyük bir bütünün parçasıyız ve bir başarı gösterdiğinizde aslında bir başarı göstermiş olmuyorsunuz. Filmde müthiş bir ekiple çalıştım. Setteki herkes en iyi atmosferde oynamam için elinden geleni yaptılar. En büyük cesareti galiba Murat (Çeri) gösterdi. Bu kadar ağır bir tiyatro metnini tiyatroya uyarlamak gerçekten cesaret istiyor.” görüşünü paylaştı.
Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’nda da “En İyi Uluslararası Uzun Metraj Film” ödülüne yönetmenliğini ve senaristliğini Iraklı Hasan Hadi’nin üstlendiği “The President’s Cake” (Başkanın Pastası) filmi değer görüldü.

Bu kategoride “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü “DJ Ahmet” filmiyle Arif Jakup, “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü “The Love That Remains” filmiyle Saga Gardarsdottır, “En İyi Yönetmen” ödülünü “The Love That Remains” filmiyle Hlynur Palmason, “Jüri Özel Ödülü” ödülünü ise “DJ Ahmet” filmi aldı.
Ulusal Belgesel Yarışması’nda “En İyi Ulusal Belgesel” ödülü “Kavak Ağacının Gölgesinde” filmi, “Jüri Özel Ödülü”nü “Özgür Kelimeler: Gazzeli Bir Şair” belgeseli kazandı.
“Ahmet Uluçay Büyük Ödülü” İspanya yapımı “Ne Me Quitte Pas” filmine gitti. “İstanbul Medya Akademisi Genç Yetenek Ödülü”nü Hamdi Furkan Yıldırım’ın “Defne” filmi aldı.
“En İyi Uluslararası Kısa Kurmaca Film” ödülü İspanya’dan “Video Store 2001” filminin, “En İyi Ulusal Kısa Kurmaca Film” ödülü ise “Kesik Kulak” adlı yapımın oldu.