İşlerinde gerekli tedbirleri alıp sonucu Allah’a havale etmeye “tevekkül” denir. Tevekkül, maddi ve manevi sebeplerin hepsine başvurup alınması gereken tüm tedbirleri aldıktan sonra Allah’a güvenip dayanmak, gerisini O’na bırakmaktır. Tevekkül eden kul Allah’a teslim olur, “Yalnızca O’nun dediği olur.” diyerek ilahi iradeye boyun eğer. Allah’ın kendisine yeterli olduğuna yürekten inanarak sıkıntılara sabreder ve daima ümitvar olur. Tevekkül, müminlerin en önemli özelliklerindendir. Dikkat edilmesi gereken husus, kişinin üstüne düşeni yaptıktan sonra sonucu Yüce Allah’a bırakmasıdır. Gerekeni yapmadan, çalışıp çabalamadan “Kader neyse o olur.” anlayışıyla hareket etmek tembellikten veya tedbirsizlikten başka bir şey değildir. Bunun İslam’ın tevekkül anlayışıyla ilgisi yoktur. Nitekim Hz. Peygamber; “Ya Resûlallah! Devemi bağlayıp da mı Allah’a tevekkül edeyim, bağlamadan mı?” diye soran kişiye “Önce onu bağla sonra Allah’a tevekkül et!” demiştir. (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 60)
II. Kıbrıs Barış Harekâtı (1974)