

Helal ve haram, Rabbimizin dünya hayatında bizim için koyduğu sınırlardır. Bunlar sadece yeme ve içmeye indirgenemeyecek kadar geniş kavramlardır. Nezih bir hayatın üzerine inşa edildiği bilincin adıdır helal ve haram. Bu bilinç, özden söze, düşünceden eyleme, giyimden kuşama, yemeden içmeye, alışverişten tüketime, aileden komşuluk ilişkilerine kadar hayatın her anını ve alanını kuşatır. Fıtratı bozan, iffet, onur ve haysiyetimizi zedeleyen her şey haramdır. Haram, Allah’ın gazabını celbeden çirkinliklerdir. Helal de haram da imtihanın bir parçasıdır. Helali haram, haramı helal saymak ise imana zarar veren büyük bir günahtır. Kötülükten yüz çevirip hayatımızı iyilikle süslediğimiz müddetçe huzurlu yaşarız. Haramlardan uzaklaştıkça Rabbimizin rahmetine yaklaşırız. Günahlar ile aramıza mesafe koyduğumuz sürece Allah katında yüceliriz. Gönlümüzü sevgi, şefkat, merhamet, sadakat ve samimiyet gibi güzelliklerle donattığımızda istikametimizi buluruz.
İnsanlara satmak üzere mal getiren rızıklandırılır, malını stoklayıp karaborsaya düşüren ise lanetlenir. (İbn Mâce, Ticâret, 6)