

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 11 Temmuz’da 23.29 sıralarında Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü Devriye Ekipler Büro Amirliğine gelen ihbar içeriğinde “Ayasofya-i Kebir Camii’nde yangın çıkarmaya çalışan bir kişinin olduğunun” bildirilmesi üzerine kolluk ekiplerinin olay yerine intikal ettikleri ifade edildi.
İddianamede, yangının cami görevlileri tarafından söndürüldüğünün anlaşılması üzerine ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü İstanbul 4 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından, Kentsel Arkeolojik Sit Alanı içerisinde yer alan, “Dünya Miras Alanı” sınırlarında olan, birinci grup korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillenen Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi hariminde gerçekleşen kundaklama olayı nedeniyle suç duyurusunda bulunulması üzerine soruşturma başlatıldığı ifade edildi.
Güvenlik kamera kayıtlarına göre sanık Mesut Güçlü’nün, 11 Temmuz’da 22.57’de x-ray cihazından geçerek Ayasofya-i Kebir Camii’nin içerisine girdiği belirtilen iddianamede, yanında getirdiği bez torba içinden kitap olarak değerlendirilen nesneyi çıkarak cami sütununun dibine götürdüğü, 23.12’de burada ateş yaktığı, ardından hızla camiyi terk ettiği ve araçla olay yerinden uzaklaştığı kaydedildi.
İddianamede ifadesine yer verilen sanık Güçlü’nün, kendisine ait araçla Ayasofya-i Kebir Camii’ne geldiğini, cemaatin yatsı namazını bitirmesinin akabinde kendisinin de namaz kıldığını söylediği aktarıldı.
Sanık Güçlü, ifadesinin devamında, “Cemaat ayrılmaya başlayınca yanımda getirmiş olduğum 1 adet İncil, 1 adet yazma ve farklı yerlerden toplanan yaprak ve ağaç parçalarını, kolonya kutusu ile birlikte yazmayı tutuşturup halının altına koyarak camiden ayrıldım. Amacım Ayasofya Camii’ni yakmaktı. Yanımda yazma bulundurmamın nedeni, inançlarımda kadın saçının cinsel bir obje olmamasından dolayı tepki mahiyetindedir. İncil’i de Ayasofya’nın önceden kilise olmasından dolayı dikkat çekme amacıyla getirdim. Benim herhangi bir pişmanlığım yoktur.” ifadelerini kullandı.
İddianamede, sanıktan ele geçirilen cep telefonu incelemesinde yapılan bilirkişi raporunda, Ayasofya-i Kebir Camii ve bazı tarihi cami ve sur yerlerinin internetten indirilmiş fotoğraflarının bulunduğu kaydedildi.
Sanık Güçlü’nün yanında getirdiği kitap, yazma ve ağaç parçalarını yanıcı madde ile tutuşturarak Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin içindeki zemin halısını yakarak zarar verdiği belirtilen iddianamede, ayrıca bu yerin birinci grup korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli olduğu ifade edildi.
İddianamede, şüpheli Mesut Güçlü’nün “yakarak kamu malına zarar verme” ve “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet” suçlarından 4 yıldan 13 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianame kapsamında sanığın yargılanmasına ilerleyen günlerde başlanacak.
Kaynak: AA