GazzeHamasDoğu TürkistanSon dakikaZulümTerme HaberTerme AjansenflasyonemeklilikTerörötvdövizakpchpmhp
DOLAR
42,5989
EURO
49,5997
ALTIN
5.745,86
BIST
11.289,68
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun
Hafif Yağmurlu
13°C
Samsun
13°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
14°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
12°C
Cuma Az Bulutlu
14°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
14°C

BM’nin insan hakları testi: Gazze

BM’nin insan hakları testi: Gazze
REKLAM ALANI
10.12.2025 10:52
A+
A-

Katil İsrail’in yıllardır süren ablukası nedeniyle dünyanın en büyük açık hava hapishanesi olarak tanımlanan Gazze’de yaşananlar, artık bir savaş anlatısının çok ötesinde, modern tarihin en ağır insani yıkımlarından biri olarak kayda geçiyor.

Barbar İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana sürdürdüğü saldırılar, binlerce masum sivilin şehit olmasına neden olurken, yaşamın kendisini hedef alan bir yok etme pratiğini de ortaya koydu. Bombalanan hastaneler, kuşatma altında tutulan siviller, açlıkla terbiye edilmeye çalışılan bir toplum ve zorla yerinden edilmeyi normalleştiren siyasi söylemler, Gazze’yi yalnızca askeri değil, hukuki ve ahlaki bir sınavın merkezine yerleştirdi.

Barbar İsrail soykırımının en büyük mağduru kadınlar ve çocuklardı. Fotoğraf: AA[Barbar İsrail soykırımının en büyük mağduru kadınlar ve çocuklardı. Fotoğraf: AA]

Öte yandan ateşkes ilanları, sahadaki yıkımı durdurmaya yetmedi. Enkaz altında kaybolan aileler, çalışamaz hale gelen sağlık sistemi ve yardım beklerken hayatını kaybeden çocuklar, çatışmanın “durmuş” sayıldığı anlarda bile soykırımın izlerinin silinmediğini gösterdi.

Bu tablo, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde, uluslararası sistemin insan hakları konusundaki samimiyetini sorgulatan en çarpıcı örnek haline geldi.

Uluslararası hukuk ve yaptırım

Gazze’de yaşananların hukuki karşılığı, tarihte ender görülen bir biçimde uluslararası mahkemelerin gündemine taşındı. Güney Afrika’nın başvurusu üzerine Uluslararası Adalet Divanı, cani İsrail hakkında “soykırım şüphesinin makul olduğu” yönünde değerlendirme yaptı ve sivillerin korunması gerektiğine hükmetti. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ise savaş suçu ve insanlığa karşı suç iddialarını kapsayan soruşturmaları derinleştirdi.

UCM, Netanyahu ve Gallant hakkındaki tutuklama kararları vererek, tarihi adımlar attı. Fotoğraf: AA[UCM, Netanyahu ve Gallant hakkındaki tutuklama kararları vererek, tarihi adımlar attı. Fotoğraf: AA]

Ancak bu hukuki süreçler, sahadaki uygulamaları durduracak siyasal iradeye dönüşmedi. Mahkeme salonlarında dosyalar açılırken Gazze’de hastaneler vurulmaya, sivil altyapı çökertilmeye devam etti. Hukukun kayda geçirdiği gerçekler ile devletlerin uygulamaya koyduğu politikalar arasındaki bu kopukluk, Gazze’yi “haklı bulunup korumasız bırakılan” bir coğrafya hâline getirdi.

Sistematik soykırım hiç durmadı

Barbar İsrail’in Gazze’deki yıkımı, hayatın sürdürülebilir unsurlarını hedef alan sistematik bir politika olarak ortaya çıktı. Sağlık tesislerinin işlevsiz hale gelmesi, ameliyatların yapılamaması, yoğun bakım ünitelerinin devre dışı kalması ve tıbbi malzeme girişinin kısıtlanması, sivillerin yaşama şansını doğrudan ortadan kaldırdı.

Ateşkese rağmen İsrail Gazze'ye yeterince yardımın girmesini engelleyerek soykırımı devam ettiriyor. Fotoğraf: AA[Ateşkese rağmen İsrail Gazze’ye yeterince yardımın girmesini engelleyerek soykırımı devam ettiriyor. Fotoğraf: AA]

Buna eşlik eden siyasi söylem ise saldırıların niyetini daha da görünür kıldı. Bazı İsrailli bakanların Gazze halkının başka ülkelere sürülmesini açıkça dillendirmesi, zorla yerinden etmeyi geçici bir sonuç değil, kalıcı bir hedef olarak ortaya koydu. Açlık, susuzluk ve yardımın engellenmesiyle birleşen bu tablo, uluslararası hukukta “kolektif cezalandırma” olarak tanımlanan uygulamaların ötesine geçti.

Çifte standart: Gazze bir ayna

Gazze, bugün hem İsrail’in pervasız ve hesapsız saldırılarının hem de küresel sistemin çifte standartlarının sembolü haline geldi. Avrupa ve Amerika sokaklarında yüz binlerce insan aylarca Filistin için yürüdü. Üniversiteler, sendikalar ve sanat çevreleri ayağa kalktı. Buna karşın devletler düzeyinde bağlayıcı yaptırımlar hayata geçirilmedi.

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının ardından spor, kültür ve ekonomi alanlarında hızla uygulanan yaptırımlar hatırlandığında, Gazze karşısındaki bu sessizlik daha da çarpıcı bir hal aldı.

Birleşmiş Milletler’de alınmak istenen kararlar veto edilirken, insan haklarını korumakla yükümlü kurumlar çoğu zaman yalnızca “endişe” ifade eden açıklamalarla yetindi. Böylece Gazze, insan haklarının evrenselliğinin söylemde kaldığı, uygulamada ise güç dengelerine teslim edildiği bir turnusol kâğıdına dönüştü.

REKLAM ALANI
Yorumlar

Bir Cevap Yazın. Yorumlarınızı Önemsiyoruz! Görüşlerinizi bizimle paylaşmaktan çekinmeyin. Yazılarımız hakkında düşünceleriniz, katkılarınız ve sorularınız bizim için değerli. Yorum yaparken lütfen saygılı ve yapıcı bir dil kullanmaya özen gösterin. şiddet ve Argo, hakaret, ırkçı ifadeler ve ayrımcılık içeren yorumlara izin verilmez. Yorum yapmak için Web Sitemizde ya da Facebook hesabınızla kolayca giriş yapabilirsiniz. Unutmayın, burası birlikte konuşabileceğimiz temiz ve güvenli bir alan!

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.