Profesör Sumeet Walia liderliğindeki ekip, cihazın otonom araçlardan robotlara kadar birçok alanda gerçek zamanlı ve enerji tasarruflu işlem yapabileceğini belirtiyor.
Klasik dijital sistemlerin aksine bu cihaz, beynin çalışma prensibini taklit eden analog işlem sistemini kullanıyor. Bu sayede karmaşık görsel verileri çok daha az enerjiyle işleyebiliyor.
RMIT Optoelektronik Malzemeler ve Sensörler Merkezi Müdürü Walia, “Bu teknoloji, bugün kullanılan dijital sistemlere göre çok daha düşük enerjiyle çalışıyor ve karmaşık görsel görevleri yerine getirebiliyor” dedi.
Cihazın temelinde, yalnızca birkaç atom kalınlığında olan molibden disülfür (MoS2) maddesi bulunuyor. Bu materyal, ışığı algılayıp elektrik sinyaline dönüştürebiliyor. İnsan beynindeki nöronlar gibi davranarak görsel bilgiyi gerçek zamanlı işliyor.
Araştırmalarda, cihaz el hareketlerini kare kare yakalamadan tespit edebildi. Bu “kenar algılama” yöntemi, hem daha az veriyle çalışıyor hem de daha hızlı sonuç veriyor. Cihaz, bu hareketleri tıpkı bir beyin gibi hafızaya kaydedebiliyor.
Araştırma ekibi, cihazın ultraviyole ışıkla yapılan önceki testlerine ek olarak görünür ışık spektrumunda da başarılı sonuçlar elde etti.
Geliştirilen bu nöromorfik sistem, özellikle tehlikeli ortamlarda çalışan otonom araçlar ve robotlar için hayati kararları çok daha hızlı alabilir. Gelecekte cihaz, insanların hareketlerine hızlı tepki verebilen daha doğal robot etkileşimlerinin önünü açabilir.
Ekip şimdi bu cihazı tek piksellik modelden daha büyük bir piksel dizisine dönüştürmek için çalışmalar yürütüyor. Aynı zamanda cihazın kızılötesi ışığı algılayabilecek versiyonları da geliştiriliyor. Bu, küresel salınımların veya toksik gazların anlık takibini mümkün kılabilir.
Profesör Walia, “Amacımız dijital sistemleri tamamlayan, enerji tasarruflu ve gerçek zamanlı görsel işlem yapabilen hibrit sistemler geliştirmek” dedi.