enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
38,5687
EURO
43,6369
ALTIN
4.017,28
BIST
9.167,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun
Çok Bulutlu
14°C
Samsun
14°C
Çok Bulutlu
Cuma Çok Bulutlu
16°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
17°C
Pazartesi Az Bulutlu
19°C

CHP’nin “Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu’na Özgürlük Mitingi” Maltepe’de başladı

CHP’nin “Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu’na Özgürlük Mitingi” Maltepe’de başladı
REKLAM ALANI
29.03.2025
0
A+
A-

Miting alanı ve çevresini tamamen dolduran vatandaşlar mitinge ellerinde Türk bayraklarıyla geldi.
Maltepe sahilinde yer alan miting alanı, sabah erken saatlerinden itibaren dolmaya başladı. Miting saati olarak duyurulan 12.00’de, alanın tamamen dolduğu gözlendi. Alanı dolduran yüz binlerce kişi, “Hak, hukuk, adalet” ve “Hükümet istifa” sloganları atıyor.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan miting alanına, hala binlerce yurttaş Marmaray ve diğer toplu taşım araçlarıyla ulaşmaya çalışıyor.
Yayınlanan drone görüntülerine göre, on binlerce yurttaş henüz alana giremedi, alan çevresindeki bölgelerden miting konuşmalarını izliyor.
Bu arada, alanda kurulan kürsüye, Ekrem İmamoğlu’nun, annesi, babası, kız kardeşi, eşi ve oğulları birlikte çıktı.
Tutuklanan diğer belediye başkanlarının aileleri de kürsüde yer aldı.
MİTİNGDEKİ KONUŞMALARCHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Silivri’deki Marmara Cezaevi’nden yazdığı mektubu, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in konuşmasının arasında, yapay zeka ile hazırlanan video ile miting alanında izletildi.
“Şu anda Silivri’de tutsak olduğum için yanınızda olamıyorum ama kalbim, ruhum sizinle” diyen İmamoğlu, 23 Mart günü, 15,5 milyon yurttaşın ortak iradesi ve desteğiyle başlayan sürecin sonunda, parti yetkili kurullarının kararıyla resmen cumhurbaşkanı adayı olduğunu belirtti.
Ekrem İmamoğlu, şunları kaydetti:
“Başta Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel olmak üzere emek veren, destek sunan herkese çok teşekkür ediyorum. Önce Allah’a olan inancım ve dualarımla, sonra milletime olan bağlılığım, hizmet kararlılığımla yola çıkıyorum. Gücümüzü milletten alarak bu kararlı, meşakkatli ve uzun yolculukta Türkiye’nin tüm muhalefet partileriyle, muhalefetin tüm sivil temsilcileriyle tarihi bir dönemi yaşayacağız. Mertlikle namertliği yeneceğiz. Cumhuriyetimizi güçlü bir demokrasiyle taçlandıracağız.Bu yola çıkarken de ifade ettiğim gibi, ben bir makama değil, uzun, zorlu ve tuzaklarla dolu bir mücadeleye talibim. Dün olduğu gibi yarın da sizleri utandırmayacağıma söz veriyorum. Bir avuç insanın siyasi hırsları uğruna daha ne tertipler kurabileceğini, ne kötülükler yapılabileceğini çok iyi biliyorum. Ama hiç korkum yok. Çünkü arkamda, yanımda sizler varsınız. Hiç korkmuyorum. Çünkü aziz milletimiz birleşmiştir. Ayrılık, gayrılık bitmiştir. Millet, zalimin, zulmün karşısında birleşmiştir. Millet hep beraber bu karanlığı yırtıp atma iradesinde birleşmiştir. Millet vicdanda birleşmiştir. Millet adalette birleşmiştir. Millet ortak kader, ortak gelecek arayışında birleşmiştir. Korku duvarları yıkılmıştır, gençler ayaktadır, kadınlar ayaktadır. Bu millet teslim alınmayacağını göstermiştir.İstedikleri kadar beni, bizi hapse atsınlar, yargılasınlar. Millet tüm tuzakları, kumpasları, ezip geçeceğini göstermiştir. Millet, devletin sahibi olduğunu göstermiştir. Ben bu yola çıkarken bir söz verdim, ‘hak yemem, hakkımı da yedirmem’ dedim. ‘Ne olursa olsun, bu milletin hak ettiği güzel günler için mücadeleden bir adım geri atmam’ dedim. Sözümde duracağım, asla geri adım atmayacağım. Milletin verdiği görevi her şart altında canım pahasına yerine getireceğim. Cumhurbaşkanı adayı olarak, sizlere yakıştığı gibi dürüstçe, mertçe yarışacağım. Adalet için, huzurlu bir toplum, zengin bir millet olmak için, demokratik bir düzen için, güçlü bir devlet için korkmadan, yılmadan yorulmadan mücadele edeceğim.Kendimi önce Allah’a sonra millete emanet ediyorum. İçimdeki memleket sevgisi kadar büyük, uçsuz bucaksız hücremden, avazım çıktığı kadar haykırıyorum, ‘millet büyüktür, millet bütün iktidarlardan büyüktür’. Hepinizi sevgiyle, dostlukla, hasretle kucaklıyorum. Ramazan Bayramınız kutlu olsun. Kalın sağlıcakla.”Mitingde konuşan ABB Başkanı Mansur Yavaş, şunları söyledi:
“Bizler farklı düşünebiliriz ama vatan sevgisinde biriz. Bizler bu memeleketin taşında toprağında hakkı olanlarız, Mustafa Kemal Atatürk’ün, cumhuriyetin çocuklarıyız. Bir tarafımız sol, bir tarafımız halktan yana milliyetçi bayraktan yana, bir tarafımız Atatürkçü ilimden, irfandan yana, bir tarafımız demokrat adaletten yana. Biz bu toprağın hamuruyuz ve artık bu ülkeyi karanlığa teslim etmeyeceğiz. Bugün burada toplanmamızın bir sebebi var çünkü vicdanlar sızlıyor, adaletin terazisi bozulmuş, hukukun gözü artık bağlı değil, gözünü açmış, kimi görmek istiyorsa ona göre karar veriyor.Burada haksızlıklara, hukuksuzluklara ses yükseltmek için toplandık. Bunun son örneği Ekrem İmamoğlu. Burada toplanan yüz binler olarak selam olsun Ekrem Başkanı’mıza. Bu halkın oylarıyla İstanbul’u kazanan, millete hizmetten başka suçu olmayan bir kardeşimiz, hukuksuzca, delilsizce, kuralsızca susturulmak isteniyor. Çünkü halkın iradesi, bazı iradelerden daha güçlü oldu. Çünkü millet ‘yeter’ dedi, ‘Her şey çok güzel olacak’ dedi. Bir belediye başkanı değil, bir umut cezalandırılıyor farkında mısınız? Artık bu bir kişinin davası değil, halkın davası. Adalet terazisi bu kadar eğilirse bir gün bu ülkenin bütün dürüst insanlarını zindanda bulabiliriz. Ama biz susmayacağız çünkü biz biliriz. Bir kişiye yapılan haksızlık tüm topluma yöneltilmiş bir tehdittir ve o tehdit karşısında halkın gücü en büyük kalkandır.Türkiye’nin dört bir yanından buraya gelen yurttaşlarımız, bu ülkede artık sabah güneş doğarken umut doğmuyor. İnsanlarımız sabah işe değil, geçim derdine uyanıyor. Pazara çıkan anneler, fiyat etiketlerine değil, çocuklarının gözlerine bakıyor. Bir emekli, ay sonunu nasıl getireceğini hesaplayamıyor artık çünkü o ayı çoktan bitmiş, onun borcu ayları geçmiş. Ekrem Başkanı’mıza yapılan hukuksuzluk sonrası ilk olarak gençler sokağa çıktı. İlk adalet ve demokrasi talebi, umutlarını ellerinden almaya, hayallerini yok etmeye çalıştıkları gençlerden çıktı. Hepimiz o gençlik köprüsünden geçtik. Hepimiz zamanında haksızlık, hukuksuzluklar karşısında yer aldık. Yeri geldi meydanlara indik, tıpkı sizin yaptığınız gibi elimizde Türk bayraklarıyla memleketimize ve kendi geleceğimize sahip çıktık. Bizim de önderimiz bugünkü gençler gibi Mustafa Kemal Atatürk’tü. Anayasal ve demokratik taleplerini medenice kullanan tüm gençlerimizi buradan selamlıyorum. Doğru olanı yapıyorsunuz, adaletsizliğe sessiz kalmıyorsunuz, Atatürk’ün çevresinde toplanıyorsunuz. Bu mücadelenizde yanıbaşınızdayız. Devlet, polisleriyle bu çocukların güvenliği için risk oluşturmak yerine onların güvenliğini sağlamalı.Bu ülkede adalet yerle bir olursa yatırımcı da kaçar, genç de kaçar, umut da kaçar. Ekonominin temeli güven duygusudur. Eğer bir sabah hukuk değişiyorsa, bir belediye başkanı yargısız infaza uğruyorsa, gençler düşüncelerini söyledi diye gözaltına alınıyorsa, hatta tutuklanıyorsa bu ülkede ne döviz kuru durur, ne esnaf ayakta kalır, ne de çiftçi toprağına umutla bakar. Milletin sırtına yüklenen her hukuksuzluk aynı zamanda cüzdanına da zam olarak dönüyor. Çünkü hukuk çökerse ekonomi de çöker. Adalet yıkılırsa ekmek de küçülür. Elbette bu düzen değişecek. Bu ülkenin bir umudu var; okul kapısında bekleyen, gece yurt odasında hayal kuran, sabah gözaltı aracıyla tanışan gençlerimizdir. Bugün o gençler susturulmak isteniyor ama bilmiyorlar ki bu milletin gençleri korkuyu değil, cesareti Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten öğrendi. Aslında zaptetmeye çalıştıkları şey bir neslin özgürlük hayali ve talebidir. Gençlerini zindanla susturmaya çalışan bir ülkenin yarını olmaz. Gençlik susmaz.Artık yeter, artık bu ülke bir kişinin, zümrenin değil, 85 milyonun evi olmalıdır. Bu ülke, ‘Benden değilsen düşmansın’ diyenlere değil, ‘Sen yoksan bir eksiğiz’ diyenlere emanet edilmelidir. Bir annenin duası, emekçinin alın teri, bir çocuğun geleceği sandığa konacak ve bu sandığı hep birlikte bizler getireceğiz. Tüm muhalefet olarak o sandık gelecek. Bu saatten sonra kendini muhalif hisseden hiçbir kesimin armudun sapı, üzümün çöpü veya başka bahaneler üretmek suretiyle ayrı kalmak lüksü bulunmamaktadır. Hep bir araya gelmek zorundayız. Ya hep beraber olacağız ya hep beraber kaybedeceğiz. Ekrem Başkan’ın duruşmasının oluduğu gün otobüsün üstünde bir konuşma yapmıştık. Orada şöyle söylemiştim: Silivri kapatılsın. Bu ülkede özgürlüklerin gaspedilmesinin simgesi halini aldı artık. Cezaevleriyle övünmek yerine cezaevlerini kapatmakla övünmeliyiz artık. Başta Ekrem Başkan olmak üzere tüm seçilmişlerin gençlerle birlikte serbest kalmasını talep ediyoruz.”Bu arada, Dilek İmamoğlu konuşmasının ardından ezan okunması nedeniyle anoslara ara verildi. Ezanın bitiminde Mansur Yavaş kürsüye davet edildi.
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu, Maltepe Sahili Etkinlik Alanı’nda düzenlenen ”İstifa Tayyip, Tayyip içeri, İmamoğlu dışarı” sloganlarının atıldığı “Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu’na Özgürlük Mitingi”nde şunları söyledi:
”Sonunda söyleyeceğimi, başta söylemek istiyorum, ‘bu daha başlangıç, mücadeleye devam’. Ekrem için değil, evlatlarımız için kendimiz için değil, Türkiye için mücadeleye devam.Yarın bir bayram sabahına birlikte uyanacağız. Bayramlarda aramızda ayrı gayrıyı bir kenara bırakıp, güzel temennilerimizi paylaşırız. Hayata iyi tarafından bakarız. Ama yarın milyonlarca ailenin bayramı, yoksulluğun, adaletsizliğin, çaresizliğin, acısıyla gölgelenecek. Geçim derdi yüzünden evladına, torununa gönlünce harçlık veremeyenlerin, ihmaller yüzünden depremlerde, yangınlarda sevdiklerini yitirenlerin, adalet arayıp bulamayanların, hakkı yenenlerin, hak etmediği halde dört duvar arasında tutuklu olanların bayram sevinci eksik olacak.Bizim ailemiz de bu bayrama babasından uzak girecek. Kızım, oğullarım babalarıyla yan yana olamayacak, aranızda olamyacak. Ekrem, sevdiklerine sarılamayacak. Ve tabii Ekrem’le birlikte haksızlık ve hukuksuzluğa uğrayan tüm ekip arkadaşları ve aileleri de bu bayram sevincini eksik yaşayacak. Elbette çok üzülüyoruz, elbette içimiz yanıyor. Ama gelecek güzel günlere inancımızı asla getirmeyeceğiz. Birbirimizin acısını paylaşmaya, birbirimize umut ve cesaret vermeye mecburuz. Çünkü biz 86 milyonluk büyük bir aileyiz.Asıl marifet, kimseyi ayırmadan herkes için mücadele etmek, herkesin sevgisini, saygısını kazanmaya çalışmaktır. Ekrem bu anlayışla siyaset yaptı. Herkesi eşit gören bir anlayışla, hiç kimseyi ayırmadan bu şehri yönetti. Ve İstanbullular biliyor ki çok iyi yönetti.Ekrem, İstanbul’un bütün sokaklarında, çarşılarında, pazarlarında huzurla dolaşır. Yalnız İstanbul’da değil, Türkiye’nin dört bir yanında kendisine gösterilen büyük ilginin, sevginin karşısında hiçbir kibre kapılmadan, tepeden tırnağa tevazuya dolaşır. İşte bunun için Ekrem’i cezalandırıyorlar. Milletin ona olan sevgisi karşısında aciz kaldıkları için cezalandırıyorlar. Asla Ekrem kadar bu milletin gönlüne giremeyeceklerini biliyorlar, onun için cezalandırıyorlar. İstediğinizi yapın, Ekrem’e ceza işlemez. Soruyorum size, hangi duvar sevgiye engel olabilir? Hangi demir parmaklık gerçeği hapsedebilir? Kim millete zincir vurabilir?Ekrem’in tutuklanması herkesten çok gençlerin kanına dokundu. Adalete ve demokrasiye sahip çıkmanın, bu ülkenin geleceğine sahip çıkmak olduğunu en çok gençler hissettiler. Onun için bir araya geliyorlar, tepkilerini demokratik yolla dile getiriyorlar İşte şimdi de buradalar. Bu değerli gençleri, bu güzel evlatları suçlu gibi göstermeye çalışanlar, bu gençlerin içinde en ufak bir kötülük olduğunu zannedenler bu meydana iyi baksınlar. Bu gençler, depremlerde, orman yangınlarında kimseden bir emir beklemeden en önde yardıma koşanlardır. Tıpkı ülkemizin bütün gençleri gibi. Bu ülkenin tüm çocukları, tüm gençleri bizim evladımızdır. Bütün anneler bunu böyle bilir, böyle hisseder. Evlatlarımızı haksız, hukuksuz yere siyasi maksatlarla kolayca suçlu ilan edip parmaklıklar ardına koyamazsınız. Adaletsizliğe itiraz eden, haklarını arayan evlatlarımıza türlü türlü eziyetler, adaletsizlikler yaşatamazsınız. Türkiye kendi evlatlarına, kendi evlatları eliyle acılar çektiren bir ülke olamaz, olmayacak.Adaletsizliğe, haksızlığa karşı durmanın partisi, ideolojisi yoktur. Bu bir vicdan meselesidir. Annelerin vicdanına sığmayan, annelerin yüreğini yakan yöntemlerle iktidarımızı koruyamazsınız. Bu gerçeği görmezden geldiğiniz için, annelerin ahını aldığınız için yenileceksiniz. İyi insanların temiz kalplerine, dualarına yenileceksiniz. Bir avuç insan yenilecek, milletçe birliğimizi, kardeşliğimizi kazanacağız. Bir avuç insan yenilecek, milletçe huzura, refaha kavuşacağız. Bu ülkeyi güzellik kurtaracak, şefkat kurtaracak, sevgi kurtaracak. Biliyorum, benimle aynı duyguları, aynı umudu paylaşıyorsunuz. Varlığınızla güç veriyorsunuz. Ben şimdi tekrar etmek istiyorum, adalet yasaklanamaz, vicdan hapsedilemez. İyi ki varsınız, iyi ki birlikteyiz. Bu ülkenin yolunda birlikte mücadele edeceğiz. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz.”Ekrem İmamoğlu’nun annesi Havva İmamoğlu ise, “Her şey çok güzel olacak. Oğlum devletine hizmet ediyor, bütün halkını seviyor. Halkı onu seviyor. Teşekkür ediyorum ona ben. Benim oğlum çalışkan oğlum” dedikten sonra alandakileri selamladı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, miting öncesi İmamoğlu’nun tutuklanması ve sonrasında yaşananları değerlendirdi.
Özçağdaş, şunları söyledi:
“Bu gerçekten de yeni bir başlangıç. Saraçhane’ye milyonlar akın ettiler. Türkiye’nin dört bir yanında Ekrem İmamoğlu’na, diğer belediye başkanlarımıza, yöneticilerimize yönelik olarak yapılan 19 Mart yargı darbesini kabul etmediklerini, böyle bir demokrasi ve hukuk düzeni istemediklerini milyonlarca insan haykırdı, hala haykırmaya devam ediyor. Üniversite öğrencileri müthiş bir şiddete, baskıya, zorbalığa rağmen hala itirazlarını dile getiriyorlar Türkiye’nin dört bir yanında.Bu, bu türden yapılacak olan büyük buluşmaların ilkini oluşturuyor. Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleştireceğiz bu buluşmalardan. Çünkü artık yapılan bütün çalışmalar, vatandaşın gösterdiği bütün tepki şunu gösteriyor: İktidar, Türkiye’den bir rıza üretemiyor ve bütün iktidarını zorbalıkla devam ettirmeye çalışıyor. Bunun yanı sıra büyük bir imza kampanyası başlatıyoruz. Hedefimiz Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı oydan daha fazla imza toplamak, böylelikle Türkiye’yi erken seçime götürmek. Genel Başkanı’mız yol haritasını açıklayacak, çeşitli illerde buluşmalar olacak. Her hafta hem İstanbul’da hem de diğer illerde buluşmalar olacak. Aynı zamanda bir boykot çağrımız var. İktidarın kendi yandaşlarını beslediği müthiş bir ekonomik çark var. Bu çarkla toplumu teslim almaya çalışan bir iktidar var. Buna yönelik bir boykot kampanyası var, genişleyerek devam ediyor olacak. Aynı zamanda imza kampanyası devam ediyor olacak. Toplumsal itirazın dile getirildiği her yerde CHP milletvekilleriyle, belediye başkanlarıyla, genel merkez yöneticileriyle orada olmaya devam edecek.Türkiye’de milli eğitimde 19 milyon öğrenci var, 7 milyon üniversite öğrencisi var. Son günlerde üniversite öğrenciler müthiş bir zorbalıkla, dayakla, şiddetle, gazla, TOMA’larla evlerinden alınarak müthiş bir baskı altında yaşıyorlar ve Milli Eğitim Bakanı’nın umrunda bile değil. 19 Milyon öğrenci okullara aç gidiyor, bir bardak temiz su bile bulamıyor, Milli Eğitim Bakanı’nın umrunda değil. Okulları temizlemekten aciz, 61 bin 111 okulun kapısına bir güvenlik görevlisi koymaktan aciz o yüzden çocuklar, öğretmenler, müdürler ölüyor okullarda. Öğretmenler yoksulluk sınırının altında maaşlara mahkum, şiddete uğruyorlar, saygınlıklarını kaybediyor toplumda. Ücretli öğretmenlik adı altında ‘yok’ dediği ama var olan 100 bin bazen öğretmene maaşlarını bile ödeyemiyorlar, usta öğreticileri maaşlarını ödemiyorlar. Söz verdikleri rehber öğretmenlerin atamasını, engelli ödemelerin atamasını yapmıyorlar. Mülakat mağduru öğretmenlerin feryatlarını duymuyorlar. ÇEDES Projesi’yle cemaatleri sokuyor. Siyasi partilerle, Ülkü Ocaklarıyla eğitim kurumlarına sokuyor ama bunların hiçbirisi Milli Eğitim Bakanı’nın derdi değil. Milli Eğitim Bakanı’nın derdi, ‘D&R’ın satışları düşmüş, aman ben buraya gideyim’ gibi inanılması gerçekten güç bir süreç yaşıyoruz.”

REKLAM ALANI
Yorumlar

Bir Cevap YazınYorumlarınızı Önemsiyoruz! Görüşlerinizi bizimle paylaşmaktan çekinmeyin. Yazılarımız hakkında düşünceleriniz, katkılarınız ve sorularınız bizim için değerli. Yorum yaparken lütfen saygılı ve yapıcı bir dil kullanmaya özen gösterin. şiddet ve Argo, hakaret, ırkçı ifadeler ve ayrımcılık içeren yorumlara izin verilmez. Yorum yapmak için Web Sitemizde ya da Facebook hesabınızla kolayca giriş yapabilirsiniz. Unutmayın, burası birlikte konuşabileceğimiz temiz ve güvenli bir alan!

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.