Katrina Armstrong, İsrail’in Filistinli sivillere saldırılarını protesto eden öğrencilere karşı yeterince sert olmadığı gerekçesiyle eleştirilen Shafik’in yerine geçici olarak atandığı görevine ilişkin açıklamada bulundu.
Geçici olarak bulunduğu rektörlük pozisyonundan ayrıldığını duyuran Armstrong, üniversitenin Irving Tıp Merkezi’nin İcra Kurulu Başkanı, Sağlık ve Biyomedikal Bilimlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Sağlık Bilimleri ve Tıp Fakülteleri ile Vagelos Doktorlar ve Cerrahlar Koleji Dekanı görevlerine geri döndüğünü belirtti.
Armstrong, üniversite kurulunun, mütevelli heyeti eş başkanı Claire Shipman’ı rektör vekili olarak atadığını duyurdu.
Columbia Üniversitesine liderlik etmenin kendisi için “eşsiz bir onur” olduğunu belirten Armstrong, olağanüstü öğretim üyeleri, öğrenciler ve mezunlarla çalışmış olmaktan gurur duyduğunu kaydetti.
Armstrong, en büyük tutkusunun iyileştirme olduğuna dikkati çekerek “Bu üniversiteye ve toplumumuza en iyi hizmet edebileceğim yer burasıdır.” ifadesini kullandı.
Bu arada üniversiteden yapılan açıklamada, 2013 yılından bu yana yönetim kurulunda yer alan Shipman’ın, Columbia Üniversitesinden yüksek lisans derecesine sahip bir gazeteci ve yazar olduğu belirtildi.
ABD’de üniversitelerdeki Gazze’ye destek gösterilerinin başlangıç noktası olan Columbia Üniversitesinin Rektörü Minouche Shafik, okul kampüsünde haftalar süren protestolar ardından Ağustos 2024’te istifa etmişti.
İsrail’in Filistinli sivillere saldırılarını protesto için okul kampüsünde kurulan Gazze Dayanışma Kampı’na katılan öğrencilere karşı yeterince sert olmadığı gerekçesiyle eleştirilen Shafik’in yerini geçici olarak Armstrong almıştı.
Columbia Üniversitesinde Filistin’e destek veren öğrenciler, Nisan 2024’te okulun İsrail’in Gazze’deki saldırılarını ve işgalini destekleyen şirketlere devam eden finansal yatırımlarını protesto amacıyla gösteriler başlatmıştı.
Trump yönetiminin “antisemitizmle mücadele” politikası kapsamında hedef aldığı Columbia Üniversitesi, 22 Mart’ta okulun 400 milyon dolarlık fonunun kesilmesi üzerine taleplere uyma kararı aldığını duyurmuştu.
Bu talepler doğrultusunda üniversitedeki antisemitizmin tanımının yeniden gözden geçirileceği, İsrail ve Yahudi Çalışmaları Enstitüsü kadrosunun genişletileceği duyurulmuş, öğrencilerin akademik binalarda protesto yapması ve kimliklerini gizlemek amacıyla maske takmaları yasaklanmıştı.
