A.K, 23 Şubat’ta Kağıthane’deki Cevdet Şamiloğlu E-Sınav Merkezi’nde yapılan ehliyet sınavına katıldı.
Sınav sırasında soruları çözerken sergilediği hareketlerden şüphelenilen kadın, sınav çıkışında detaylı arandı. Kadının üzerinde bir mikro kamera düzeneği, Wi-Fi cihazı, telefon hattı, mikro kulaklık ve sarı siyah renkli bir kart ele geçirildi.
Elde edilen cihazlara delil olarak el konulurken, kadın ifadesi alınmak üzere Çağlayan Polis Merkezi Amirliğine götürüldü.
İfadesinde, sınavdan yaklaşık 1 ay kadar önce ehliyet kursuna yazıldığını ve gerekli eğitimleri almaya başladığını belirten A.K, kopya düzeneğini de 3 yıl önce pandemi dolayısıyla vefat eden bir arkadaşından aldığını söyledi.
A.K, sınav gününün belirlenmesi üzerine düzenekle birlikte sınav merkezine gittiğini aktararak, “Düzeneği, kendimce görünmeyecek şekilde yerleştirdim ve sınava girdim. Düzenek sayesinde sınavı bitirdim ve sınav salonundan ayrılmak istediğim esnada salonda bulunan polis memurlarından biri benden şüphelenerek üzerimi aramak istedi. Bunun üzerine düzeneği çıkararak kendi isteğimle polise teslim ettim. Yavaş okumamdan dolayı sınavı geçemeyeceğimi düşündüğüm için bu düzeneği kullandım. Sadece ehliyet almak istemiştim, çok pişmanım. Bir daha asla tekrarlamayacağım.” beyanında bulundu.
Sanık A.K. hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, “Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Hizmetleri Hakkında Kanun’a muhalefet” suçundan 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Sanık, gelecek günlerde İstanbul Asliye Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıkacak.
Davanın hukuki boyutunu değerlendiren avukat Mert Öcel ise sanık hakkında hüküm kurulurken, sabıkasız oluşu, yargılama sürecindeki tutum ve davranışları ile pişmanlığının dikkate alınarak cezada indirim yapılabileceğini söyledi.
Öcel, cezanın yanında sanığın sınavının da geçersiz sayılacağı gibi 2 yıl boyunca kurum tarafından yapılacak hiçbir sınava giremeyeceği yönünde de karar verilebileceğini anlattı.
İleri sürüş teknikleri uzmanı Abdullah Karaca ise sürücü adaylarının sınava, kayıtlı oldukları kurstaki derslere katılarak ve kursun verdiği eğitim kitapçığından çalışarak hazırlandıklarını anlattı.
Sınavın çok zor olmadığını kaydeden Karaca, sonuca kolay ulaşmak isteyenlerin, düzenek kullanma veya para karşılığında başkasının yerine sınava girme gibi yöntemleri tercih ettiğini dile getirdi.
Karaca, bazı kursların adaylara yüksek fiyatlarla bu düzenekleri temin ettiklerini savunarak, “Bir kişi kendi kendine bu düzeneği kuramaz. Bu hanımefendiden ciddi bir ücret alındığını tahmin ediyorum. Muhtemelen birkaç katı ehliyet parası vermiştir.” iddiasında bulundu.
Düzenekle ehliyet sınavına katılan ve yakalanmadan sınavı tamamlayan kişilerin trafiğe çıktıklarında tehlike arz ettiklerini belirten Karaca, “Bu tür düzenekle sınava girenler doğal olarak öncesinde ne derslere katılmaya ne de kitapçıktan çalışmaya ihtiyaç duyuyorlar. Sıfır bilgiye sahip olarak bu ehliyeti alıyorlar. Haliyle trafiğe çıktıklarında tabelalardan, yol ayrımlarından, kurallardan, geçiş üstünlüklerinden, sinyalden dahi haberleri olmuyor. Bu doğal olarak kamu sağlığı için çok tehlikeli. Bir başkasına zarar verebilir, bilmediği bir kural için birinin hayatına son verebilir. Sıfır bilgiyle trafikte canlı bomba gibi geziyorlar. Çok karmaşık, iyi bilmeden çıkılmaması gereken bir trafiğe sahibiz. Bir köy ya da kasaba değil burası, metropol.” ifadelerini kullandı.
