

Selmân, Fars asıllı ilk Müslümanlardandı. Hendek Savaşı’nda oynadığı rolle adını İslam tarihine yazdırdı. Çok çetin bir savaştı, Hz. Peygamber (sas) ashabıyla savaş stratejisini istişare ederken Selmân, Medine’nin çevresine hendek kazılmasını tavsiye etti. O, zekâsı kadar fiziki gücünü de ortaya koyarak hendek çalışmasında on kişinin yapacağı işi tek başına yaptı. Yine Taif kuşatmasında da Müslümanların daha önce hiç kullanmadığı mancınık teklifini öneren kişiydi. Selmân, üstün zekâsı ve becerisiyle sahabe arasında mümtaz bir yere sahipti. Ensar ile muhacirler onu sahiplenme konusunda aralarında münakaşa etmişlerdi. Her iki grup da böyle bir kahramana sahip olmanın onurunu yaşamak istemişti. Hz. Peygamber, “Selmân bizden, Ehl-i Beyt’imizdendir” (İbn Sa’d, Tabakât, 4/76-77) buyurarak tartışmayı bitirmişti. Mütevazı bir hayatı benimseyen Selmân-ı Fârisî, Hz. Ömer (ra) tarafından Medâin valiliğine getirildiğinde maaşını tasadduk edip el emeği ile geçinmeyi tercih etmişti.
Bir Hadis: “Hiç kimse elinin emeğiyle kazandığından daha hayırlı bir rızık asla yememiştir. Allah’ın peygamberi Dâvûd (as) da kendi elinin emeğini yerdi. (Buhârî, Büyû’, 15)