Kâinat düzeni ve içinde yaşadığımız dünya, emanetler silsilesiyle dengelenmiştir. Müslüman’ın hayatında emanet bilincini uyanık tutması; anne babasına, eşine, çocuklarına, arkadaşlarına ve diğer bütün insanlara bu dikkatle yaklaşması; onlarla hukukunu emanet şuuruyla yerine getirmesi onun ayırt edici vasfıdır. En büyük emanet imanımızdır. İnsanın bedeni de emanet olup maddi ve manevi ihtiyaçları karşılanmalıdır. Bir sonraki adımda aile emanetinin mesuliyeti söz konusudur. Bir sonraki halka akraba ve komşulardır. Sonrasında kişinin topluma karşı sorumlulukları gelir. Muhtaçların, yetimlerin, kimsesizlerin üzerimizde büyük hakları olduğu unutulmamalıdır. Kardeşlik hukukuna riayet etmek ve toplumsal sorumluluklarımızı yerine getirmek, emanet ahlakının bir gereğidir. Son olarak canlı ve cansız diğer varlıklara da emanet gözüyle bakmak gerekmektedir. Emanet bilinci, kendi benliğimizden başlayıp ailemizi, çevremizi, toplumu da içine alan en yüksek sorumluluk bilincinin adıdır.
Türk Tarih Kurumu kuruldu. (1931)
