Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Din İşleri Yüksek Kurulunun düzenlediği “Uluslararası İnsan, Yalnızlık ve Din Sempozyumu”nun açılışında yaptığı konuşmada, dünyanın büyük bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçtiğini söyledi.
Bugün insanlığın iletişimden sağlığa, ticaretten sanata, mimariden medyaya kadar pek çok alanda tarihin en hızlı ve baş döndürücü gelişmelerine tanık olduğunu ifade eden Başkan Erbaş, insanların gittikçe kalabalıklar içinde yalnızlaştığını, bunun için tedbir alınması gerektiğini belirtti.
Başkan Erbaş, modern çağın, kutsalı yok sayarak onun insan hayatındaki etkisini yok etmeye çalıştığını anlatarak, “Bunun neticesinde insan, yüce bir güce teslim olma ve hayatını buna göre şekillendirme, tevekkül ile huzuru, teşekkür ile mutluluğu, tefekkür ile tutarlılığı bulma imkanını büyük oranda kaybetmiştir.” değerlendirmesini yaptı.
Modern dünyanın kutsala savaş açarak insanı dine, tabiata savaş açarak çevresine ve diğer canlılara, fıtrata savaş açarak insanı kendisine düşman ettiğini dile getiren Başkan Erbaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hayatın amacını hazza ve dolayısıyla sınırsız tüketime odaklayan bu modern çağ, insanın, hayatı anlamlı kılan değerlerden yoksunlaşmasına ve ortak gayeye matuf sosyal ilişkilerden uzaklaşmasına sebep olmuştur. Toplumsal dokuyu örseleyen bireyselliği özendirerek insanı bencilliğe sürüklemiştir. İç ve dış dünyasıyla bağını koparıp varoluş sebebini unutturduğu insanı, yalnızlık salgınının ortasında bırakmış ve adeta narsisizme dönüşen bir yalnızlığın esaretine mahkum etmiştir.”
Başkan Erbaş, yalnızlığın en az diğer salgınlar kadar insana ve topluma zararlı olduğunun fark edilmesi gerektiğini, bunu fark eden bazı ülkelerin “yalnızlık bakanlığı” kuracak kadar tehlike arz eden durum olduğu görüşünü dile getirdi.
Bu çağda yaşanan teknolojik gelişmelerin insanın hayat konforunu yükseltirken, yalnızlığı, kaygıları ve karamsarlığı trajik şekilde derinleştirdiğini belirten Erbaş, bugün çözülmesi gereken en temel meselenin, modern çağın yitiği haline gelen “hayatın anlamının yeniden keşfedilmesi” olduğunu ifade etti.
Başkan Erbaş, insanın kendi hayatına bir anlam katmayı başaramadığı durumlarda yalnızlık ve anlamsızlık duygusuna kapılmasının kaçınılmaz olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“İnsanın anlam arayışındaki sorgulamalarına en doyurucu cevabı din vermektedir. Bu nedenle varoluşun anlamına dair arayışlarda dinin rolü tartışılmazdır. Din, insanın mutluluğu için ona görev ve sorumluluklar yükler. Bu sorumluluklar, insanın yaratılış amacını gerçekleştirmesine, insanın yaratıcısıyla, kendisiyle ve toplumla uyumlu yaşamasına, yaratılıştan getirdiği kabiliyetleri varlığına uygun şekilde değerlendirmesine, aklını ve özgür iradesini kullanarak iyi bir insan olmasına, değerli ve faydalı işler yapmasına vesile olan bir duruşun ifadesidir.
Yalnızlık konusunda insanların maruz kaldığı önemli bir sorun da algı operasyonlarıdır. Bugün yeni medya araçları üzerinden sosyal hayat ve özellikle aile hayatı, sanki bireyin varlığına karşı düşman kurumlarmış gibi lanse edilmektedir. Bu yaklaşım o kadar tehlikeli boyutlara gelmiştir ki ailevi değerleri çökertmeye ve toplumu dönüştürmeye başlamıştır. Artan boşanmalar neticesinde tek ebeveyn ile büyüyen çocuklar, ya annesiyle ya babasıyla büyüyor, daha küçük yaştan itibaren yalnızlık duygusunun negatif etkilerini yaşamak durumunda kalıyor. Dolayısıyla modern yalnızlığın özellikle aile kurumunda meydana getirdiği tahribat bizim için üzerine hassasiyetle gidilmesi gereken öncelikli bir meseledir.”
Ali Erbaş, toplumda birey ve aile ekseninde meydana gelen olumsuz değişimler karşısında sorumlulukları bulunduğunu belirterek, bu alanla ilgili yeni bir bakış açısı ve yeni bir hizmet perspektifi geliştirmek zorunda olduklarını vurguladı.
Erbaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Dikkatimizi bilhassa çocuk ve genç yalnızlığı, yaşlı yalnızlığı, engelli yalnızlığı gibi alanlara teksif etmek zorundayız. Ölümün yalnızlığa tercih edildiği günümüzde, biz ulaştığımızda hayata tutunacak, biz konuştuğumuzda intiharın eşiğinden dönecek, biz elinden tuttuğumuzda batıl düşüncelerin karanlık dehlizinden çıkabilecek insanların varlığını bilerek elimizi çabuk tutmak zorundayız.
Önemle ifade edeyim ki yüce dinimiz İslam’ın iman ve ahlak esasları, bunalımlar çağının insanına anlam arayışında yeni perspektifler kazandıracak, yeni uygulamalarla yol gösterecek yegane imkandır.”
– “İnsan, yalnızlık ve din” ilişkisi ele alınacak
Sempozyumun açılışında, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Abdurrahman Haçkalı da konuştu.
“İnsan, yalnızlık ve din” ilişkisinin boyutlarını disiplinler arası bir perspektifle analiz ederek bu üç olgu arasındaki etkileşimi ortaya koymayı amaçlayan sempozyum, iki gün devam edecek.
Dijitalleşen dünyada artan bireyselleşmenin beraberinde getirdiği yalnızlık örneklerinin ele alınarak, dinin sunduğu açıklama, anlamlandırma ve çözüm potansiyelinin akademik bir zeminde tartışılması hedeflenen sempozyumda, dinin yalnızlıkla başa çıkmadaki rolünü sorgulamak ve bu konudaki çalışmaların sonuçlarını tartışmak amaçlanıyor.
Kaynak: AA