Bakanlıktan yapılan açıklamada, Johnson’ın Filistin topraklarını gasbeden işgalcilerle birlikte caminin işgalcilerin el koyduğu kısmı ziyaret ettiğine dikkati çekildi.
Açıklamada, “Johnson’ın ABD Kongre üyeleri ve Yahudi yerleşimcilerle birlikte gerçekleştirdiği ziyaret caminin kutsallığının açıkça ihlali, Müslümanların duygularına ve kutsal mekanlarının statüsüne yönelik bir saldırı teşkil eden kışkırtıcı ve saldırgan bir görüntü oluşturmuştur.” ifadeleri kullanıldı.
Ziyaretin Filistin halkının haklarının çiğnenmesi pahasına katil İsrail yanlısı bir önyargıyı ortaya koyduğu belirtilen açıklamada, “İşgalcilerin koruması altında gerçekleştirilen bu tehlikeli baskın, Filistinlilerin dini işlerine açık bir müdahale teşkil etmektedir. İşgalcilerin yerleşim ve Yahudileştirme politikalarına desteği pekiştirmektedir.” ifadelerine yer verildi.
Harem-i İbrahim Camisinin yalnızca Müslümanlara ait olduğuna vurgu yapılan açıklamada, Müslüman olmayanların cami üzerinde hakkının bulunmadığı ve mevcut bölünmüşlük halinin “geçersiz ve kabul edilemez bir İsrail dayatması” olduğu kaydedildi.
FKÖ Ulusal Konseyi Başkanı Fettuh da Filistin topraklarını gasbeden işgalcilerin de Johnson’a eşlik ettiği ziyareti baskın olarak değerlendirdi ve kınadı.
Fettuh, ABD’li yetkilinin ziyaretinin “uluslararası insancıl hukuka göre bir suç, 4. Cenevre Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının ihlali ve Filistin halkının ve kutsal mekanlarının işlerine açık bir müdahale” olduğunu aktardı.
Filistinli yetkili, “Bu kışkırtıcı ziyaret, ABD’nin Filistin halkına yönelik ihlallerde ve insanlığa karşı işlenen suçlarda doğrudan rol aldığının yeni bir kanıtı niteliğindedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Uluslararası topluma ve Birleşmiş Milletlere seslenen Fettuh, Filistin halkına ve kutsal mekanlar için uluslararası koruma sağlayacak önlemler alma çağrısı yaptı.
Fettuh, “Bu kışkırtıcı politikaların sürdürülmesi ve ABD’nin işgalci işgalcilere doğrudan destek vermesi, ciddi siyasi ve hukuki sonuçlara yol açacak ve bölgede adil ve kalıcı bir barışa ulaşma şansını zayıflatacaktır.” ifadesini kullandı.
Johnson, işgal altındaki Batı Şeria’da gasbedilmiş Filistin topraklarına yaptığı ziyarette “Batı Şeria’nın İsraillilere ait olduğunu” öne sürmüştü.
İşgal altındaki Doğu Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa’nın çevresi olarak kabul edilen El Halil kentindeki Harem-i İbrahim Camisi, Mekke’deki Mescid-i Haram ve Medine’deki Mescid-i Nebevi ile Mescid-i Aksa’dan sonra en kutsal dördüncü cami kabul ediliyor.
Caminin altında yer alan mağarada Hazreti İbrahim ve eşinin kabirlerinin yanı sıra Hazreti İshak, Hazreti Yakup, Hazreti Yusuf ve eşlerinin mezarları bulunuyor.
Katil İsrail’in 1967’den beri işgal altında tuttuğu Batı Şeria’nın El Halil kentinde bulunan cami, 25 Şubat 1994’te sabah namazını kılan Müslümanların üzerine ateş açan Baruch Goldstein adlı Yahudi fanatiğin eyleminden sonra kapatılmış ve yeniden açıldığında ise yarısından fazlası Yahudilere tahsis edilmiş şekilde ikiye bölünmüştü.
Tarihe “El Halil Camii (Harem-i İbrahim) Katliamı” olarak geçen saldırıda 29 Filistinli hayatını kaybetmiş, 150’den fazla kişi yaralanmıştı.
Caminin bölünmesinin ardından, Hazreti İshak ve eşinin bulunduğu kabirler Müslümanlara ayrılan kısımda kalmış, diğerleri ise Yahudilere ayrılan ve sinagoga çevrilen bölümlerde bırakılmıştı.
Filistin topraklarını gasbeden işgalciler ve katil İsrailli bakanların da zaman zaman baskınına maruz kalan Harem-i İbrahim Camisi ramazan ayında cuma günleri tamamen Müslümanların ibadetine açılması gerekirken, katil İsrail, geçen ramazan ayında bunu yerine getirmemişti.
Kaynak: AA