Hayata Dair- Bir Manevi Danışmanlık Hatırası

Meşakkatli ama aynı zamanda çokça huzur bulduğunuz bir yolculuğa çıktınız mı hiç?

Mekanın, zamanın, insanın birbirine şifa olduğu… Yaratanın rızasını kazanmanın, af ve mağfiret kapılarını çalmanın da en ulvi amaç olduğu…

“Biz senden razıyız, Rabbim de senden razı olsun.” dualarının, koca yürekli insanların dilinden dökülerek yükseldiği bir yolculuktur bu.

Hac ya da umre yapmak için çıkılan yolculuklar işte bu gibi duyguların yaşanmasını sağlar Allah’ın misafirlerinin gönlünde.

Ve… Günlerden bir gün:  

– Hacım hayırlı akşamlar. Gün içinde aramışsınız, duymamışım. Aradığınızı gördüğümde de hemen arayamadım. Epey yoğundum bugün. Acil bir durum yoktu değil mi?

– Acil değildi de mutluluğumuzu seninle bir an evvel paylaşalım istemiştik.

– Bak şimdi merak ettim.

– Hocam! Senden bir tane de bizim evde var artık biliyor musun?

– Nasıl yani hacı amca, anlayamadım?

– Senin isminde biri var bizim evde artık.

– Allah Allah…

– Hocam, ben Mekke’de bir dua etmiştim hatırlıyor musun?

– Hangi duanızdı acaba? İpucu istesem…

– Torunumuz sağ salim dünyaya gelirse senin adını koyalım diye Cennet Teyzenle birlikte dua ettiydik, hatırladın mı?

– Ya…

– Torunumuzu sağ salim kucağımıza aldık şükür. Bugün kulağına ezan okutup ismini de verdik. Seni o anda aramıştık. Fotoğraf gönderdik bakıver telefonundan.

Bir müddet sessizlik…

– Ama nasıl duygulandım ben şimdi hacı amca… Nasıl bir vefadır bu böyle?

– Senin gibi olsun istiyoruz, o yüzden senin ismini verdik yavrumuza.

– Ne desem bilemedim ki, inanın çok duygulandım…

– İnşallah senin gibi güler yüzlü, yardımsever, duyarlı olsun, dua et emi.

– Allah sizden razı olsun, mahcup oldum inanın. Rabbim dualarınızı kabul eylesin. Yavrumuzu annesine, babasına, sizlere, vatanına milletine hayırlı evlat eylesin…

Karşılıklı bir süre devam eden duygusal bir konuşma… Birkaç gün sonra tekrar çalan bir telefon ve:

– Hocam, ben hacı amcan, bildin değil mi? Kimliği çıktı kızımızın. Sana gönderdik kimliğinin fotoğrafını.

Bazı anlar, hayatın anlamını haykırır adeta. Yaşanmış hikayelerde yerini bulur bu anlam. “Kul” olmanın bilincine erişmek için gayretle çalışmanın önemi vardır söz konusu hikayelerde.

Tabi bir taraftan da omzumuzdaki yükü, vicdanımızdaki emaneti hatırlatır bizlere. Üstlendiği görevi ihsan bilinciyle yapmak için gayret etmeyi öğütler adeta. Çevremize her daim güler yüzle, merhametle, adaletle ve tabi ki iyi niyetle davranmanın gerekliliğini de.

Yukarıdaki diyalog bir hac günlüğünden. Hac görevi bittikten sonra da yazılmaya devam edilen… Deprem bölgesinden gelen vatandaşlarımıza yönelik gerçekleştirilen manevi danışmanlık ve rehberlik hizmetinin çok anlamlı bir iz düşümü olarak zikredilen.

Peki… Nedir manevi danışmanlık ve rehberlik?

Muhatabına sevgi ve saygı ile yaklaşarak ona destek olmaktır. Sorularına cevap vermek, sorunlarına çözüm geliştirmesine yardımcı olmaktır. Danışanın manevi dünyasını keşfetmesinde ona eşlik etmektir.

Gerektiğinde yaralı gönüllere bir nebze de olsa şifa olabilmek, böylece dua kapılarını aralamaktır.

Son derece duyarlı olabilmektir! Zira duyarlılık duaya açılan bir kapı oluverir. Hatta o dualar, can bulur ve manevi danışman hocamızın adı, hacımızın torununun adı oluverir.

Bir hac mevsimi daha gelmişken; “Rabbim niyetimizi iyilikte sabit tut ve bizleri rızandan ayırma.” duasıyla…