GazzeHamasDoğu TürkistanSon dakikaZulümTerme HaberTerme AjansenflasyonemeklilikTerörötvdövizakpchpmhp
DOLAR
42,4904
EURO
49,5343
ALTIN
5.741,39
BIST
10.918,51
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun
Az Bulutlu
15°C
Samsun
15°C
Az Bulutlu
Perşembe Açık
16°C
Cuma Az Bulutlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Çok Bulutlu
17°C

Hz. Muhammed’in (sas) Güvenilir Oluşu

Hz. Muhammed’in (sas) Güvenilir Oluşu
REKLAM ALANI
05.12.2025 08:00
A+
A-

Güzel ahlâkın en önemli özelliklerinden olan güvenilirlik, aynı zamanda peygamberlerin genel niteliklerindendir. Hz. Peygamber, gençliğinden itibaren güvenilir olarak tanınmıştır. O, yirmi beş yaşlarında iken Mekke’de sadece “el-Emîn” diye anılıyordu. 35 yaşında iken, Kâbe’nin tamiri esnasında Hacerülesved’in yerine konulmasında Kureyş kabilesi arasında çıkan anlaşmazlıkta meselenin halledilmesi, ertesi gün Kâbe’ye ilk girecek şahsa bırakılmıştı. Tam o esnada Hz. Muhammed (s.a.s.)’in geldiğini görünce “el-Emîn” geliyor diyerek sevinmişlerdi. Onun “el-Emîn” lakabıyla anıldığına dair kaynaklarda daha pekçok örnek vardır.

Mekkeliler, kendisine kıymetli eşyalarını teslim ederlerdi. Hz. Muhammed (s.a.s.) bu emanetlere asla ihanet etmez ve sahiplerine sağlam bir şekilde iade ederdi. Emanetlere en zor anında bile hainlik yapmamıştır. Bilindiği üzere Medine’ye hicret edeceği gece müşrikler, öldürmek maksadıyla onun evini kuşatmışlardı. Evini terketmeden önce, yanında bulunan emanetleri Hz. Ali’ye teslim etmiş ertesi gün sahiplerine vermesini istemiştir. Burada dikkat çekici bir husus vardır. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in Hz. Ali’ye teslim ettiği bu malların müşriklere ait olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü o sırada Müslümanlar Medine’ye hicret etmişlerdi. Mekke’de birkaç Müslüman kalmıştı. İslâm dininin başarıya ulaşmasında Hz. Peygamber’in güvenilir oluşunun payı büyüktür. Şayet davranışlarıyla güven vermeyen birisi olsaydı insanlar onun etrafında toplanmazdı.

Hz. Peygamber şahıslara, şahısların mallarına ihanet etmediği gibi, kamu malına da ihanet etmemiştir. Nitekim Huneyn Savaşı’ndan sonra ganimetlerin toplandığı yerde durmuş ve eline devesinin hörgücünden bir tüy alarak şunları söylemiştir: “İnsanlar! Benim sizin ganimetinizde gözüm yoktur. Hatta şu tüyde bile”.37 Sahâbîlere daima güvenilir olmayı telkin ederdi. Emanetin zıddı olan hiyanetin çirkin bir davranış olduğunu söylerdi. Sahâbîler de Hz. Peygamber’i emîn olarak tanımışlar ve sonsuz bir güvenle kendisine bağlanmışlardır. Hz. Peygamber, iman ile güvenilir kimse olmak arasında sıkı bir bağ bulunduğunu bildirmiştir. Bu hususla ilgili sözlerinden birkaçı şöyledir: “Kişinin kalbinde iman ve küfür bir arada bulunmaz. Güvenilirlik ve hâinlik de bir arada olmaz.”38 “Mü’min, insanların kendisine güvendiği kimsedir. Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların sâlim olduğu kişidir. Nefsim kudret elinde bulunan Allah’a andolsun ki, kötülüklerinden komşusunun emîn olmadığı kimse cennete giremez.”39 “Emanet(e riayet)i olmayanın imanı yoktur.”40

Güven duygusu, toplumun her kesiminde ve her alanda bulunması gerekir. Anne babanın çocuğa, çocuğun anne babasına; eşlerin birbirine; âmirin memura, memurun âmire; işçinin işverene; işverenin işçiye; satıcının müşteriye; müşterinin satıcıya güven duyduğu bir toplum sağlıklı bir yapıya kavuşmuş olur.

Burada Hz. Peygamber’in çok önem verdiği alışverişteki güven üzerinde kısaca durmak gerekir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, alışverişin özü karşılıklı güvendir. Alışverişte güven ortadan kalktığı ve güvensizlik yaygınlaştığı zaman insanlarda her şeyi şüphe ve ihtiyatla karşılama duygusu gelişir. İnsanlar arasındaki manevî bağlar zayıflar. Çekingenlik ve sevgisizlik meydana gelir. Kendisini aldatan veya aldatmaya çalışan insana karşı kimsenin sevgi ve saygı duymayacağı ve hatta nefret edeceği kesindir. İnsanlar, sözüne ve işine güvenilmeyen kimselerle irtibat kurmaktan çekinirler. Şayet bu kişi ticaretle uğraşıyorsa alışveriş yapmaktan, müşteri ise mal vermekten, sanatkar ise iş sipariş etmekten kaçınır. Dolayısıyla bu tür kişilerin mallarına ve çalışmalarına rağbet azalır, kazançları artmaz. İşte Hz. Peygamber’in “hainlik fakirlik getirir” sözündeki incelik burada yatmaktadır. Ama tersi olursa, yani herkes birbirine güvenirse kazanç, üretim ve tüketim artar. Bu da bolluğa ve zenginliğe vesile olur.

Ticaretle uğraşanların topluma yaptığı hizmetler inkar edilemez. Çünkü herkes malın üretildiği yere kadar gidip ihtiyacını karşılayamaz. Nitekim Hz. Peygamber ticaret erbabının kişiye ve topluma yaptığı hizmetler nedeniyle büyük manevî mükafatlara erişeceğini müjdelemiştir. Her türlü aldatmayı, hileyi ve karşıdaki insana zarar vermeyi yasaklamıştır. O, bir gün yiyecek maddesi satan birinin yanına uğrar. Elini ürünün içine daldırdığında parmakları ıslanır. Sonunda ürünün üstü, yani müşterinin göreceği kısmın kuru, alt kısmın ise yaş olduğu anlaşılır. Tahılın sahibine “Bu ne”? diye sorar. Satıcı, yağmur yağdığını söyler. Bunun üzerine Peygamberimiz şunları söyler: “Islak kısmı, insanların görebilmesi için yiyeceğin üzerine neden koymadın? Bizi aldatan bizden değildir.”41

Güven duygusu bir milletin kendi bireyleri arasındaki ilişkilerinde önemli olduğu gibi, uluslararası ilişkilerde de önemlidir. Kendisine güvenilmeyen bir ulusun uluslararası ilişkilerde, ekonomiden siyasete hiçbir alanda başarıya ulaşması mümkün değildir. Hz. Peygamber sadece Mekke’de, Medine’de veya daha geniş anlamıyla Hicaz bölgesinde ticaret yapan bir işadamı değildi; bilakis uluslararası ticaretle uğraşan bir tâcirdi. Uluslararası ticarette de telkin ettiği güven sayesinde, Hz. Hatice’nin kervanını yönettiği Suriye seferinde beklenmedik kâr elde etmiştir. Bu sebeple Hz. Hatice ona vadettiği ücretin iki katını vermiştir. Bu da güvenilen bir ticaret adamının kazancının artacağına güzel bir örnektir.

KAYNAKÇA:

37. İbn Mâce, Sünen, İstanbul 1981, II, 950-951; Ebû Dâvud, Sünen, İstanbul 1981, III, 84.

38. İbn Hanbel, II, 349.

39. İbn Hanbel, III, 54.

40. İbn Hanbel, III, 135, 154.

41. Müslim, I, 99.

Kaynak: Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı – Prof. Dr. İbrahim Sarıçam

REKLAM ALANI
Yorumlar

Bir Cevap Yazın. Yorumlarınızı Önemsiyoruz! Görüşlerinizi bizimle paylaşmaktan çekinmeyin. Yazılarımız hakkında düşünceleriniz, katkılarınız ve sorularınız bizim için değerli. Yorum yaparken lütfen saygılı ve yapıcı bir dil kullanmaya özen gösterin. şiddet ve Argo, hakaret, ırkçı ifadeler ve ayrımcılık içeren yorumlara izin verilmez. Yorum yapmak için Web Sitemizde ya da Facebook hesabınızla kolayca giriş yapabilirsiniz. Unutmayın, burası birlikte konuşabileceğimiz temiz ve güvenli bir alan!

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.