Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resulullah (sas) şöyle buyurmuştur:
“Güneşin doğduğu her gün, insanın her eklemi için, bir sadaka borcu vardır. İki kimse arasında doğrulukla hükmetmen sadakadır. Bineğine binmesi için bir kimseye yardım etmen veya yükünü yüklemen sadakadır. Hoş söz, sadakadır. Namaza giderken atılan her adım, sadakadır. İnsanlara sıkıntı veren şeyleri yoldan kaldırman da sadakadır.” (Müslim, Zekat, 56; Buhari, Cihad, 128)
Güneşin üzerimize doğduğu her günün şükrünü ifa etmek için, bedenimizin her eklemine bir şükür gerekiyor. Gözlerimizi uyku aleminin derinliklerinden sabahın seherine açtığımızda, yeniden nefes alışverişimizin şükrünü günlük iyilik kotamızı doldurarak yerine getirmeye çalışmalıyız. Hadiste zikredilen birkaç madde bizler için şükrün ve yapılması gerekenlerin rotasını bildirmektedir. İnsanların arasını bulmak da bu rotalardan birisini oluşturmaktadır.
Dünya hayatının zorlu çerçevesi bizleri her gün yeni bir gerçekliğe doğru sürükleyip duruyor. Hiç ayrılmayacakmışız gibi içten ve samimi dostluklarla kurulu hayatlarımızın bizleri nereye sürükleyeceğini kestirmekte zorlanıyoruz. İnsanların beklenti ve çıkarları, hayatın gerçekliği karşısında herkesi bulunduğu gerçeklikten çok farklı yerlere sürükleyip götürebilmektedir. Küslük, kırgınlık ve uzaklaşma musibeti bir kıvılcım gibi önü alınmazsa büyük bir yangın ve felakete dönüşebilmektedir.
İki insanın arasında adalet ve doğrulukla hükmetmek ve aralarını bulmaya çalışmak, günlük iyilik kotamızın doldurulması için yapılması gerekenler listesinin başında yer almaktadır. Bazen bir yanlış anlaşılmadan kaynaklanan huzursuzluklar, yakın arkadaşlar tarafından anında tedbir alınmazsa daha büyük sorunlara sebebiyet verebilmektedir. Kıskançlık, sorumsuzluk ve öfke gibi kavramlardan hangisi iki arkadaşın, dostun ve insanın arasının bozulmasına neden olmuşsa, ateşin üzerine hemen suyun dökülmesi gerekir.
Bu tür arabulucu durumlarda dikkat edilmesi gereken ise, adalet ve doğruluk ilkelerinin esas olarak kabul edilmesidir. İki insanın arasını bulmak için bile olsa, yalan ve adaletsizlikten uzak durmak gerekir. Burada önemli olan husus, iki tarafın da birbirine karşı iyi niyetli ve kötü düşünceden uzak olarak yaklaşmasıdır. Bir taraf sürekli bir şekilde bilinçli olarak diğer tarafı ezip, bilerek ona haksızlık ediyorsa, bunların arasını bulmak için ısrar etmek, bir tarafın ezilmesine yardımcı olmak şeklinde de değerlendirilebilir.
Her dostluk sürdürülmek zorunda değildir. Herkesin arasını bulma mecburiyeti de yoktur. Bitirilmesi gereken bir arkadaşlık ve dostluk varsa bu konuda ısrarcı olmanın da bir anlamı yoktur. Hatta bazen bu ısrar bize zarar olarak geri dönebilmektedir.
Eşler, aile bireyleri, akrabalar, dost ve arkadaşlar arasında bu tür olumsuz durumlar oluşabilmektedir. Yol gösterecek, sorunlara büyümeden müdahale edecek, insanların arasını bulacak, samimi güzel dostlara her zaman ihtiyaç duyulmaktadır. Bu şekilde ilişkiler daha uzun süreli olarak sürdürülebilir olmaktadır. Her bir yanlış ve kötü davranış bizleri birbirimizden tamamen koparıp atacaksa etrafımızda selam verecek kimseler kalmayacaktır. Önemli olan bilinçli bir şekilde bu yanlış ve hatanın sürdürülmemesidir.
Günlük olarak Allah rızası için yaptığımız her amel aslında hadisin de ifadesi ile borcun ifasıdır; İki insanın arasında adaletle hükmetmek, bir insanın bineğine binmesine veya yükünü bindirmesine yardımcı olmak, namaza giderken atılan her bir adım, insanlara zarar veren eşyanın yoldan kaldırılması ve güzel bir söz.