İnsanın gücünü aşan ve onu kuşatan hadiseler ile evrenin işleyişi, kişinin ailesi, ırkı, cinsiyeti gibi hususların ilahi bir belirlemenin sonucu olduğu açıktır. İnsanın da bir parçası olduğu kâinatta kuşatıcı bir düzenin varlığı aşkın bir kaderi işaret etmektedir. Her şeyi yoktan var etme kudretine sahip olan Allah, kâinatta meydana gelen her şeyi bir kader çerçevesinde yaratmayı dilemiştir. Mümin, her olayda Allah’ın varlığının işaretlerini görür ve Allah’ın her zamanda ve mekânda mutlak tasarruf sahibi olduğuna inanır. İşte kaderin imana konu olması da burada anlam kazanmaktadır. Kaderin doğru anlaşılması biraz da Allah’ın iradesinin her şeyi kuşatması yanında, insanın irade ve seçme özgürlüğünün imkân ve sınırının ne olduğunu anlamaya bağlıdır. İrade ve seçme özgürlüğü olan bir varlık olarak insanın bütün tercihleri, her hâlükârda Allah’ın takdirinin içerisindedir. İnsanın sorumlu bir varlık olmasını mümkün kılan, üst bir planlama olan Allah’ın irade ve kudretidir.
Bir Ayet: “Düşünseler ya, ilk yaratışta acze düştük mü? Buna rağmen onlar yeni bir yaratma konusunda şüphe içindeler.” (Kâf, 50/15)