Prof. Dr. Özatik, TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in yaşadığı rahatsızlıkla gündeme gelen aort yırtılmasına ilişkin yaptığı açıklamada, aort diseksiyonlarının kalp damar cerrahisinin en acil durumu olduğunu söyledi.
Önder’e acil şifa dileyen Özatik, aort damarının kalpten çıkan ve bütün organları besleyen ana damar olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Özatik, aort damarını “ana bir su şebekesi” olarak da tanımladıklarını ifade ederek, “Kalpten çıktıktan sonra önce beyin bölgesine, kollara daha sonra vücudun diğer organlarına akciğere, karın damarlarına, karaciğere, bağırsaklara ve en son da bacak bölgesine kan yoluyla beslenmeyi sağlar. Bunun 2,5-3 santim civarında belli bir çapı var. Aslında bir tek tüp şeklinde fakat üç tabakadan oluşur. O üç tabaka birbirine yapışıktır. Gözle görebileceğiniz bir şey değil ama mikroskobik olarak üç tabakadan oluşur.” bilgisini paylaştı.
Aort damarında yırtılma olduğunda damarın aniden patlayabildiğini ve hastanın o anda hayatını kaybedebildiğini aktaran Özatik, bu durumda hastalarda ciddi sırt ve göğüs ağrısı şikayetlerinin oluşabildiğini dile getirdi.
Özatik, aort yırtılmasında damarda patlama olmaması durumunda da damarın beslediği organlarda dolaşım bozukluğunun yaşanabileceğini belirterek, “Beyni besleyen damarlarda yırtık ilerlediyse ve bir tıkanmaya yol açtıysa felç durumu ortaya çıkabilir. Kol damarlarında bir tıkanıklık olabilir. Karın bölgesinde olduysa, karaciğer ve bağırsak gibi iç organların beslenmesi bozulabilir. Kasık damarlarında bir hadise olduysa bacakta bir dolaşım bozukluğu olabilir. Bir damar tıkanıklığı gibi tabloyla karşımıza çıkabilir. Tablo esasen bu şekilde. Kısa sürede hastaneye ulaşıp hastaya bir an önce müdahale edilmesi gereken tıbbi klinik bir durum.” diye konuştu.
Prof. Dr. Özatik, TBMM Başkanvekili Önder’in yaşadığı sağlık durumunun çok ciddi olduğunu, bu durumdaki hastalara mutlaka acil müdahale edilmesi gerektiğini vurguladı.
Aort yırtılmalarında ortaya çıkan ağrının kalp krizi ile karıştırılabildiğini, bunun iki nedeninin bulunduğunu ifade eden Özatik, şöyle devam etti:
“Kalp krizi dediğimiz hadisede de bir göğüs ağrısı olur ama burada genelde kriz ağır değilse hasta biraz istirahate alınınca oksijeni sağlanınca o ağrı geçebilir. Bu aort yırtılması durumunda ne yaparsanız yapın ağrı geçmez. Orada klinik tabloyu destekleyecek en önemli şey, tansiyonu ölçüldüğünde hastanın tansiyonunu ciddi bir şekilde yüksek bulmak söz konusu. Beyne giden damarlarda eğer bir dolaşım bozukluğu olduysa kişi tabii şuurunu da kaybeder. Bu yırtılma ise kalbi besleyen koroner dediğimiz damarlar bu aort damarın ilk dalları. Kalbin üzerine doğru seyreder. Bazen yırtılma onların üzerine de ilerleyebilir. O zaman bir kalp krizi tablosu da olaya eklenebilir.”
Aort ameliyatlarının uzun süren operasyonlar olduğunu belirten Özatik, şunları kaydetti:
“Bazen sadece o bölgeyi değiştirmeniz yetmiyor. Beyin damarlarına giden bölgede de bir problem varsa o kısmı da değiştirmeniz gerekiyor. Göğüs boşluğuna kadar giden kısmına yapılacak işlemin ağırlığına göre süre değişebilir. Rutin ameliyatlarımız da en az 10 kişilik ekipler gerektiren ameliyatlardır.
Aort yırtılmalarında büyük oranda sebep, kontrolsüz tansiyondur. Biz zaman zaman hastalarımıza hep bunu öneriyoruz. Belli yaşlarda ve belli periyotlarda hastaneye gidilip kontrol edilmesi yönünde. Özellikle kontrolsüz tansiyon varsa, tansiyon dediğiniz bu damarın içindeki basınç aslında. Normalde büyük tansiyonun 11-12, küçük tansiyonun da 7-8 civarında olması lazım. Bir an tansiyon yükselmesi oldu, tansiyon birden 19-20’lere çıktığında damarın içinde bir basınç artışı oluyor. Her tansiyonu yükselen hastanın elbette ki aortu yırtılamıyor. 3-4 milyonda bir olan tabloda bu yırtılmayı görüyoruz ama esas nedeni kontrolsüz tansiyonu yükselince o damar onu tolere edemiyor o basıncı ve yırtılma ile olay sonuçlanıyor. En yakın sağlık merkezine başvurulması en doğru durumdur”.
