Kurban, İmam-ı A’zam Ebû Hanîfe’ye göre vacibdir. Delili de,
فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ
“Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.”(277) ayet-i celilesinin delaletiyle, Peygamber Efendimizin,
مَنْ وَجَدَ سَعَةً وَلَمْ يُضَحِّ فَلاَ يَقْرُبَنَّ مُصَلاَّنَا
“Kimin hâli vakti yerinde olur da kurban kesmezse namazgâhımıza yaklaşmasın.”(278) hadisindeki ağır uyarıdır.(279)
Böyle bir uyarı, ancak vacib olan bir ibadetin terki için yapılır. Yani kurban vacib olmasaydı, onu terk eden için Peygamberimiz böyle buyurmazdı.(280)
Bir kimsenin üzerinde zekât, hac, sadaka-i fıtır, yemin keffareti ve kurban borcu olduğu hâlde vefat edip, bu borçlarının ödenmesi için malının üçte birini vasiyet etse (ki ancak malının üçte birini vasiyet edebilir) malının üçte biri, yeterse borçlarının tamamı ödenir. Ancak malının üçte biri, vasiyet ettiği borçlarını ödemeye yetmediği takdirde, önce zekât borcu ödenir. Çünkü bu borçları içerisinde en önemli olanı zekâttır. Bu borcu ödedikten sonra malı artarsa haccı yaptırılır. Bundan sonra fitre borcu ödenir. Daha sonra da yemin keffareti verilir ve en son malı kalırsa kurban borcu ödenir.
KAYNAKÇA:
277. 108/Kevser, 2
278. İbn Mâce, “Adâhî”, 2.
279. Şafiilere göre kişi için ömründe bir defa kurban kesmek “Sünnet-i Ayn”, ev halkı için ise “Sünnet-i Kifâye”dir. Yani ev halkının geçimlerini sağlamakla yükümlü olan kişi kurban keserse, aile halkı yükümlülükten kurtulur.
280. Ebû Hanîfe’nin dışındaki âlimler Şafii, Maliki ve Hanbeli ile Hanefilerden İmam Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’e göre ise kurban vacib değil, sünnet-i müekkededir.
Kaynak: DİB İslam İlmihali