Dua, sözlü ve fiilî olarak iki şekilde yapılır. Mümin, Rabbine sözlü duada bulunur. İsteklerini Allah’a arz eder. Bununla birlikte mümin, bir de fiilî duada bulunur: Arzu ettiği şeylerin gerçekleşmesi için var gücüyle çalışır. “Nasıl olsa Allah istediklerimi bana verir.” düşüncesine kapılarak tembellik yapmaz. Sorumluluklarını yerine getirmede ihmalkâr olmaz. Yüce dinimiz İslam, bizleri fiilî duaya, yani çalışıp çaba göstermeye davet eder. Üzerimize düşen tüm vazifeleri yerine getirdikten sonra da Allah’a sığınmamızı ister. Öğrenci fiilî dua eder, önce derslerine çalışır, sonra da başarılı olmak için Rabbine dua eder. Aynı şekilde esnaf, işçi ve memur, helal rızık için gayret gösterir; sonra da kazancının bol ve yeterli olması için Rabbine dua eder. Ziraatla uğraşan doğru tohum, doğru ekim, doğru sulama gibi vazifelerini yerine getirir; sonra da mahsulünün bereketli olması için Rabbine dua eder. Kula düşen sözlü ve fiilî duada bulunmaktır; takdir elbette Yüce Allah’a aittir.
Bar Hadis: “…Kim sabrederse, Allah ona dayanma gücü verir. Kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir ikram verilmemiştir.” (Müslim, Zekât, 124)