İnsanın; Rabbine, kendine ve yaşadığı topluma karşı olduğu gibi tabiata karşı da yükümlülükleri vardır. Bu durum ona, öncelikle tabiatın bir nimet ve emanet olduğu bilinciyle, onu tahrip ve ifsat etmeden hareket etme sorumluluğu yükler. Öte yandan insanoğlu, tabiatın doğal işleyişinden kaynaklanan birtakım afetlerle karşılaşabileceği gibi kendi ihmal ve hatalarının acı neticeleriyle de yüzleşmek durumunda kalabilmektedir. Bunlarla başa çıkabilmenin yolu, afet ve musibetler karşısında serinkanlı davranışlar sergilemekten geçer. Acı ve ıstıraplara sabredip en güzel şekilde mücadele edenler, ahirette büyük mükâfata, ebedî huzur ve refaha kavuşacaklardır. Ancak musibetler karşısında sabretmek, hiçbir şey yapmadan sadece beklemek ve sıkıntılara çaresizce katlanmak değildir. Aksine sabretmek, metîn olmak, olumsuzlukları gidermek için azim ve kararlılık göstermek, olanlardan dersler çıkarmak, sorumlulukları hatırlamak, hülasa maddi ve manevi alanda yapılması gerekenleri yerine getirmektir.
Trablusgarp, Kanuni Sultan Süleyman döneminde fethedildi. (1551)