Bugünün Müslüman’ı büyük bir sınavdan geçiyor. Belki de tarihin en karmaşık imtihanlarından biri bu: Zenginlik arttıkça fakirleşen bir ruh, teknoloji ilerledikçe gerileyen bir şuur, dünya büyüdükçe daralan bir gönül taşıyoruz. Kalplerimiz dünya ile dolarken, ahiret hayatı gözden uzak bir istikbal gibi görülüyor. Oysa unutulmamalı ki, mümin için dünyaya bağlayan her şey bir imtihandır.
İnsanı Allah’tan uzaklaştıran her meşguliyet, kalbi zikirden alıkoyan her süs, birer perdedir. Kur’an açıkça söyler: “Mallarınız ve evlatlarınız sizin için birer imtihandır.” (Enfal, 28). O halde mesele, dünya nimetlerini tümden reddetmek değil; kalbi esir etmesine izin vermemektir.
Peki bu dünyada kalbi diri tutmanın yolu nedir? Cevabı açık: Cihad.
Bugün birçok Müslüman, cihadı sadece savaş meydanlarına has bir kavram sanıyor. Oysa cihad; nefse karşı verilen mücadeleden başlayarak, zalime karşı adaletle direnmeye, hakkı söylemeye, iyiliği emredip kötülükten sakındırmaya kadar geniş bir ibadet halkasıdır. Ve bu halkalar zinciri, Allah yolunda yürüyenlerin cennete uzanan yoludur. Unutmayalım, cennet ucuz değil, cehennem lüzumsuz değildir.
Ne var ki çağın hastalığı içimize sızmış durumda: Vehn. Yani dünya sevgisi ve ölüm korkusu. Bu hastalık Peygamber Efendimiz’in (sav) asırlar önce haber verdiği bir tehlikeydi. Bugün Müslümanlar olarak özümüzü, direncimizi ve izzetimizi yitirmemizin altında bu vehn yatıyor. Kalplerimizi meşgul eden şeylerin listesi uzadıkça, kalbimizin sahibi olan Allah’a ayırdığımız zaman azalıyor.
Ve en tehlikelisi de şudur: Müslümanlar, İslam’ı yaşama ve yaşatma gayreti olan cihadı terk edince, izzeti de beraberinde terk etmiş oluyorlar. Çünkü İslam’ın izzeti, davetle, tebliğle, mücadeleyle korunur. Sessizlik, kabullenmek değildir; zulme rıza ise zillete yol açar.
Bu tablo karşısında bizlere düşen görev bellidir: Şuurlu bir hayat yaşamak. Hayatımızı Kur’an’a göre tanzim etmek, Resulullah’ın izinden gitmek, iyiliği çoğaltmak ve kötülükle mücadele etmektir. Cihadı yalnızca meydanlarda değil, kalbimizde, evimizde, toplumda ve fikir alanında kuşanmalıyız. Çünkü İslam, pasif bir inanç değil; hayatın her alanına yön veren aktif bir tevhid çağrısıdır.
Unutmayalım: Dünya gelip geçicidir, izzet ise Allah katında aranan bir değerdir. İmtihan dünyasında kaybetmemek için şuurlu yaşamak, cihada gönül vermek, vehne karşı kalbi tahkim etmek gerekir.
Türkan Yılmaz – 📧 tyilmaz@termeajans.com.tr