10 Muharrem 1447 / 5 Temmuz 2025
“Âşûrâ” kelimesi Arapça’da “on” anlamındaki “aşr” kökünden türemiştir.
Âşûrâ Günü, hicrî takvime göre Muharrem ayının onuncu günüdür.
Rivayete göre Hz. Nûh’un gemisi Cûdî Dağı’na Âşûrâ günü oturmuştur.
Gemide kalan malzemelerle karışık bir yiyecek yapılmış, bu da aşure tatlısının ilk şekli olmuştur.
Bu vesileyle aşure tatlısı yapılıp, komşularla paylaşılması Anadolu’da yaygın bir gelenek olarak hâlâ devam etmektedir.
İslâm tarihinde Peygamber Efendimiz (sas) ve Müslümanların tuttukları ilk oruç, Âşûrâ orucudur.
Resûlullah (sas), Medine’ye hicret ettiğinde yahudilerin Âşûrâ günü oruç tuttuklarını görünce onlara bu orucu neden tuttuklarını sormuştur.
Yahudiler, Allah’ın Musa Peygamber ve İsrâiloğulları’nı bu günde kurtardığını, Musa Peygamberin o günde şükür maksadıyla oruç tuttuğunu, kendilerinin de bu konuda Hz. Musa’ya uyduklarını söylemişlerdir.
Allah Resûlü de (sas), “Biz Musa’ya sizden daha yakınız ve bunu yapmaya daha lâyıkız.” diyerek Müslümanlara Âşûrâ gününde oruç tutmalarını emretmiştir. (Müslim, Sıyâm, 128)
Ramazan orucu farz kılındıktan sonra Âşûrâ orucunun tutulması yönündeki emir isteğe bağlı bırakılmıştır.
Yahudilere benzememek için bu orucun 9-10 veya 10-11. günlerde tutulması tavsiye edilmiştir.
Âşûrâ orucunun önceki yılın günahlarına kefaret olacağı bildirilmiştir.
Âşûrâ Günü, Hz. Hüseyin (ra) ve 70’ten fazla yakınının Kerbelâ’da şehit edildiği gündür. Bu yönüyle Âşûrâ, bir hüzün günüdür.