GazzeHamasDoğu TürkistanSon dakikaZulümTerme HaberTerme AjansenflasyonemeklilikTerörötvdövizakpchpmhp
DOLAR
42,3558
EURO
49,1273
ALTIN
5.578,68
BIST
10.728,60
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun
Az Bulutlu
26°C
Samsun
26°C
Az Bulutlu
Perşembe Çok Bulutlu
24°C
Cuma Çok Bulutlu
25°C
Cumartesi Çok Bulutlu
26°C
Pazar Açık
26°C

Nadîroğullarının Medine’den Çıkarılması (4/625)

Nadîroğullarının Medine’den Çıkarılması (4/625)
REKLAM ALANI
19.11.2025 08:00
A+
A-

Nadîroğullarının Medine’den çıkarılmasına geçmeden önce Ka’b b. Eşref’in öldürülmesi üzerinde kısaca durmak gerekir. Benî Nadîr Yahudilerinden Ka’b b. Eşref şairdi; Hz. Peygamber’i ve Müslümanları daima kötülerdi. Bedir Savaşı’nın Müslümanların galibiyeti ile sonuçlanmasını bir türlü hazmedememişti. Hatta Müslümanların zaferine o kadar içerlemiş olacak ki, “Yerin altı üstünden daha iyidir” değerlendirmesini yapmıştı. Mekke’ye giderek, Kureyş müşriklerini Hz. Peygamber’e karşı şiirleriyle tahrik etmişti. Medine’ye döndüğünde Müslümanların hanımları için aşk şiirleri terennüm etmeye başladı. Peygamberimiz bir gün sahâbilere “Ka’b b. Eşref için kim hazırdır? Çünkü o, Allah ve Resûlü’ne eziyet etmiştir.”180 dedi. Bunun üzerine Evs kabilesinden Muhammed b. Mesleme, Ka’b b. Eşref’i öldürmeyi üstlendi. Muhammed b. Mesleme, içlerinde Ka’b’ın süt kardeşi Ebû Nâile’nin de bulunduğu bir grup Müslümanla bir plan hazırladılar ve onu kendi kalesinde öldürdüler (3/624).181

Nadîroğulları Uhud Savaşı’nda müşrik ordusunun karargâhına gelerek onları Müslümanlara karşı kışkırtmışlardı. Bunun dışında Müslümanları bir kaç defa düelloya davet etmişler, hatta suikast tertiplemişler, ancak bu planlarını uygulamaya muvaffak olamamışlardı. Hz. Peygamber onları ikaz etti. Bu arada meydana gelen bir başka gelişme, Nadîroğullarıyla ilişkilerde yeni bir sayfanın açılmasına yol açtı. Bi’r-i Maûne faciasından sağ kurtulan Amr b. Ümeyye ed-Damrî, Hz. Peygamber’in eman verdiği iki kişiyi yanlışlıkla öldürmüştü. Öldürülen şahısların diyetine Medine sözleşmesi gereği Nadîroğullarının da ortak olması gerekiyordu. Bu maksatla Hz. Peygamber, içlerinde Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Ali’nin de bulunduğu bir grup sahâbî ile birlikte Benî Nadîr yurduna gitti. Yahudiler başlangıçta Hz. Peygamber’e iyi davrandılar; diyete ortak olacaklarını bildirdiler ve bir müddet istirahat etmesini istediler. Fakat Peygamberimiz sahâbîlerle bir duvarın dibinde gölgelenirken üzerine bir taş yuvarlayarak onu öldürmeyi planladılar. Bu planı Yahudi reislerinden Huyey b. Ahtab tasarlamıştı. Sellâm b. Mişkem adlı Yahudi lideri, bunun Müslümanlarla aralarındaki antlaşmayı bozmak anlamına geldiğini hatırlatarak süikasti önlemeye çalıştıysa da başaramadı. Amr b. Cihâş adlı Yahudinin taşı yuvarlamaya hazırlandığı sırada durumu sezen Hz. Peygamber, bir ihtiyacı için ayrılıyormuş gibi oturduğu yerden kalkarak doğruca Medine’ye gitti. Yahudiler hiçbir şey olmamışcasına sahâbîlere “Ebü’l-Kâsım, biz isteğini yerine getirmeden acele etti” dediler. Daha sonra sahâbîler onu aramaya koyuldular. Medine’den gelen bir yolcudan, onun şehre gittiğini öğrendiler ve peşinden onlar da gittiler. Peygamberimiz Müslümanlara Nadîroğullarının kendisini öldürmek istediklerini bildirerek, onların üzerine yürümek üzere hazırlanmalarını söyledi. Muhammed b. Mesleme’yi onlara elçi olarak göndererek, hainlik ve vefasızlıklarını hatırlattı ve on gün içinde Medine’yi terketmelerini emretti. Bunun üzerine Nadîroğulları göç hazırlığına başladılar. Münafıkların başkanı Abdullah b. Übey, Arapların ve diğer Yahudilerin yardım edeceğini vaadederek Nadîroğullarının direnmelerini istedi. Kendi kabilesinden ve diğer Araplardan oluşacak iki bin kişilik bir kuvvetle kendilerine kanlarının son damlasına kadar yardım edeceğini bildirdi. Huyey b. Ahtab, Abdullah b. Übey’in bu vaadine inanarak direnmeye karar verdi ve Hz. Peygamber’e “Biz yurdumuzdan çıkmıyoruz, istediğini yap” şeklinde haber gönderdi.

18 Rebîülevvel 4/29 Haziran 625’te Nadîroğulları üzerine yürüyen Peygamberimiz onları kuşatarak önce antlaşmaya davet etti. Fakat Yahudiler buna yanaşmadıkları gibi, Müslümanlara ok ve taş atmaya başladılar. Bu arada Müslümanlar, bir savaş taktiği olarak Nadîroğullarına ait özellikle meyve vermeyen hurma ağaçlarını kesmeye başladılar. Buna, hücuma geçildiğinde kolaylık sağlaması için tevessül edilmişti.

Kuşatma on beş gün sürdü. Abdullah b. Übey tarafından vadedilen yardımın gelmemesi ve Kurayza’nın da kendilerine silah ve asker yardımında bulunmaması üzerine Nadîroğulları Medine’den çıkmaya razı oldular. Yapılan antlaşma gereğince savaş malzemeleri hariç develere yükleyebildikleri menkul mallarını, hanımlarını ve çocuklarını yanlarına alarak altı yüz deveden oluşan bir kafile halinde Medine’den ayrıldılar. Üzüntülerini belli etmemek için Medine çarşısından şenlik yaparak geçtiler. İçlerinde ileri gelen kişilerin de yer aldığı çoğunluk Hayber’de kalırken,182 geri kalanlar Suriye taraflarına gittiler. Huyey b. Ahtab ailesini Hayber’e bıraktıktan sonra, Kureyş müşriklerini Hz. Peygamber’e karşı tahrik etmek üzere Mekke’ye gitti. Hendek kuşatması onların faaliyetleri sonucunda gerçekleşti. Nadîroğullarından Müslüman olan bir kaç kişi yerlerinde bırakıldılar. Peygamberimiz ensâr’ın görüşünü de alarak Nadîroğullarının topraklarını muhacirlere ve bunun yanısıra ensardan fakir olan iki kişiye verdi.183

Kur’an-ı Kerim’in Haşr Sûresi Nadîroğulları Gazvesi dolayısıyla nâzil olmuştur. Hatta bundan dolayı bu sûreye “Benî Nadîr Sûresi” de denilmiştir.184 Sûrenin indiriliş sebebi, Nadîroğullarının Hz. Peygamber’le yapmış olduğu antlaşmayı bozmalarıdır. Sûre, göklerde ve yerde olanların hepsinin Allah’ın yüceliğini dile getirdiklerini bildiren âyetle başlamaktadır. Daha sonra olayla ilgili âyet-i kerimelerin ifade ettiği anlamı şu şekilde özetleyebiliriz: Sûrede Nadîroğullarının yurtlarından çıkarılmalarının ve Müslümanların bu başarısının Allah’ın izni ve yardımıyla gerçekleştiği, bunu daha önceden Nadîroğullarının ve Müslümanların da beklemediği belirtilmekte ve bu olaydan herkesin ders alması gerektiği vurgulanmaktadır. Yeminini bozmuş, inanç ve değerlerine bağlılığı yitirmiş bir topluluk için sürgünün en hafif ceza olduğu, aslında böyle bir toplumun dünyada da ahirette de ağır cezaları hak etmiş olduğu belirtilmektedir. Hurma ağaçlarını kesmenin Allah’ın izniyle olduğu açıklanmaktadır. Gayr-i müslimlerden silah kullanmadan ele geçirilen ve İslâm devletinin gelir kaynakları arasında yer alan “fey”in taksim esasları, kimlere dağıtılacağı belirtilmektedir. Münafıkların Nadîroğullarına desteği ve verdiği teminat anlatılmaktadır. Münafıkların Yahudilere “Eğer siz yurdunuzdan çıkarılırsanız, mutlaka biz de sizinle birlikte çıkarız, sizin aleyhinize asla kimseye uymayız, eğer savaşa tutuşursanız mutlaka yardım ederiz” dedikleri haber verilmektedir. Ancak eğer onlar çıkarılsalar, onlarla beraber çıkmayacakları, savaşa tutuşmuş olsalar onlara yardım etmeyecekleri, yardım etseler bile arkalarını dönüp kaçacakları bildirilmektedir. Onların müstahkem şehirlerde veya siperler arkasında bulunmaksızın Müslümanlarla toplu halde savaşamayacakları, kendi aralarındaki savaşlarının ise çetin olduğu; dıştan derli toplu göründükleri, fakat darmadağınık oldukları haber verilmektedir.185

KAYNAKÇA:

178. Vâkıdî, I, 178; İbn Hişâm, II, 48-49.

179. İbn Sa’d, II, 29-30; Belâzürî, I, 308-309.

180. Ebû Dâvud, III, 211.

181. İbn Hişâm, II, 51-58; İbn Sa’d, II, 31-34.

182. Makrîzî, s. 181.

183. Vâkıdî, I, 363-383; İbn Sa’d, II, 57-59; İbn Hişam, II, 190-203; Taberî, II, 550-555; Makrîzî, s. 178-183.

184. Buhârî, VI, 58.

185. Nadîroğullarının Medine’den sürülmelerinin Kur’an-ı Kerim’e yansıması için bk. Vâkıdî, I, 380-383; Emin Işık, “Haşr Sûresi”, DİA, XVI, 424-426.

Kaynak: Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı – Prof. Dr. İbrahim Sarıçam

REKLAM ALANI
Yorumlar

Bir Cevap Yazın. Yorumlarınızı Önemsiyoruz! Görüşlerinizi bizimle paylaşmaktan çekinmeyin. Yazılarımız hakkında düşünceleriniz, katkılarınız ve sorularınız bizim için değerli. Yorum yaparken lütfen saygılı ve yapıcı bir dil kullanmaya özen gösterin. şiddet ve Argo, hakaret, ırkçı ifadeler ve ayrımcılık içeren yorumlara izin verilmez. Yorum yapmak için Web Sitemizde ya da Facebook hesabınızla kolayca giriş yapabilirsiniz. Unutmayın, burası birlikte konuşabileceğimiz temiz ve güvenli bir alan!

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.