NASİHAT ALMAYANLAR NASİHAT EDEMEZLER
Yöneticilerden biri taşrada, aktif çalışanlarını hem denetim ve hemde ziyarete gitmiş.
Çalışanlarda İzzet ikram tabi elde bulunan tavuk ızgara, yenilmiş içilmiş, tam sofra kalkacak et olaydı iyiydi demiş bizimki. Zaman geçmiş bir ziyaret daha. Bu sefer çalışanlar demişler ki, adamcağız geçen ziyarette etdemişti bir ızgara döşeyelim hep beraber yiyip içelim amiri de memnun etmiş oluruz demişler. Izgarayı döşemişler, yenilip içilmiş tam sofra kalkacak bizimki yine ciğer olaydı iyiydi demiş.
Hayda.. Bir sonrakinde ciğer hazırlanmış. Yağlıydı, tuzluydu, yağı eksikti, tuzu eksikti uzayıp gitmiş. Bir türlü amiri memnun etmek nasip olmamış.
Yani demem o ki memnuniyetsiz, kendilerine memnuniyeti haram kılmış insanlar var. Ne yapılsa memnun olamıyorlar. Mutlak eleştirecek bir şey buluyorlar.
Diyanet İşleri Başkanlığı taşı gediğine koyarcasına bir şeyler yapıyor. Hutbe yayınlıyor. İrad ettiriyor. Haramı, helali kıvırmadan kesin çizgilerle anlatıyor. İslamın anlatılması ve yaşatılması noktasında özellikle son dönemde olağanüstü gayret gösteriyor. Hak olan ne varsa söylemeye, söyletmeye çalışıyor. Kürsü ve mimberden ayırt etmeden tüm müslümanlara sesleniyor. Her bir bireyin kendini çek etmesi, hatası, kusuru varsa terk etmesi gerekiyor. Lakin öyleleri var ki. İbret almak şöyle dursun. Onamı söyledi, bunamı söyledi demeye başlıyor.
Aynaya bakmaz, kendi yanlışını görmez. Bende bir eksik varmı demez. Kendi mensubu olduğu sözde cemaate laf söyletmez. Vesaire vesaire vesaire.
Ey falanca kişi silkelende kendine gel nasihat alması bilmeyen nasihat veremez. Sen bulunmaz hint kumaşı değilsin. Hatasız günahsız değilsin. Heleki yaradandan Vahiy alan bir elçi hiç değilsin. Söylenenlerin hepsinin sende olduğunu farz eyle.
Yüce Kur’ân’ın, Hz Peygamber SAV. sünnetini kendine, ruhuna hayatına nakşeyle.
Hastalıklı fikrine şifa var. Doktoru dinle reçeteyi okuyup uygula; Ne diyelim Allah şifa versin.