

Evlilik akdinden önce genellikle bir nişanlanma dönemi geçirilmektedir. Bu dönemde nişanlıların mahremiyet ölçülerini gözetmek kaydıyla birbirlerini daha yakından tanımak için görüşmelerinde sakınca yoktur. Fakat nişanlıların baş başa kalmaktan ve İslam’ın onaylamadığı davranışlardan uzak durmaları gerekmektedir. (Tirmizî, Fiten, 7) Nişanlılık döneminde “dinî nikâh” yapılması sonucu arzu edilmeyen üzücü hadiseler meydana gelebilmektedir. Çok kere, akdin gereği yerine getirilmemekte, taraflardan biri ve genellikle kız tarafı mağdur olabilmektedir. Böylece, dinimizin nikâh akdinden gözettiği ulvi gaye gerçekleşmemektedir. Bu tür olayların yaşanmaması için nikâh akitlerinin mutlaka kayıt altına alınması, yani resmî olması gerekir. Evlilikten kaynaklanan haklar, evlilik resmen tescil ettirilmeksizin korunamadığından, “resmî nikâh” kıyılmadan halk arasında “dinî nikah” olarak bilinen merasimin yapılması uygun değildir.
Andolsun biz insanoğluna şan, şeref ve nimetler verdik; onları karada ve denizde taşıdık, kendilerine güzel güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık. (İsrâ, 17/70)