Peygamberimiz çocukları çok severdi. Onları kucağına alıp okşar, sevgi ve şefkatle öperdi. Peygamberimiz, torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i öpüyordu. Orada bulunan bir adam bunu görünce,
—Benim on çocuğum var, onların hiçbirini öpmüş değilim, dedi. Peygamberimiz ona,
—Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz, buyurdu.
Peygamberimiz namaz kılarken sevgili torunları Hasan ve Hüseyin omuzlarına çıkardı. O, ibadet hâlinde bile çocukların bu davranışını hoş karşılar, oyunlarına engel olmazdı.
Bir yerde otururken kızı Hz. Fâtıma gelince, ayağa kalkar, onun alnından öper ve onu yerine oturturdu. O, sadece kendi çocuklarını ve torunlarını değil, kimin çocuğunu görürse onunla konuşur, hatırını sorar ve severdi, çocuklara, hoşlarına giden şeyler vererek sevindirirdi. O, Müslüman olmayan kimselerin çocuklarını da sevip okşardı.
Peygamberimiz, çocuklarla çok ilgilenirdi. Bir defa çocuklar arasında koşu düzenledi, kendisi de yarışın sona ereceği noktada durdu. Koşarak yanına gelen çocukları öptü ve kendilerine hediyelerini verdi. (Ahmed ibn Hanbel, Müsned, I, 214.)
Peygamberimiz, çocuklarla ilgili şu öğütlerde bulunmuştur:
“Allah’tan korkun, çocuklarınız arasında adaletli davranın.” (Buhârî, “Hibe”, VIII, 26.)
“Şüphesiz ki Allah, çocuklarınız arasında öpücüklerinizde de eşit davranmanızı sever.” (el-Cami‘u’s-sağîr.)
Özet olarak Peygamberimiz, içi ve dışı tertemiz, kalbi, şefkat ve merhamet duyguları ile dopdolu, başkalarını kendinden çok düşünen, ömrünü insanlığın kurtuluşu için harcayan büyük bir Peygamber, en üstün ahlaki faziletleri kendinde toplayan örnek bir şahsiyet idi.
Ne mutlu, O’nun gösterdiği aydınlık yoldan gidenlere…
Ne mutlu, O’nun yaşayışını ve ahlaki davranışlarını örnek alanlara…
HZ. MUHAMMED (as)
Hilkatta o nûrun nazîri yoktur,
Evsâfının imtiyâzı çoktur.
Bir levhadır ism-i pâki hâlâ
Süslenmiş O’nunla Arş-ı Âlâ.
Pek sevgili, en güzel bir insan,
Yoktur eşi, varsa işte meydan.
Yûsuf, denemez, Bu’nunla eştir,
Bir necmidi o, bu bir güneştir.
Ahlakını dinle, sorma benden,
Kur’an azametle vasfederken.
Bir vasfı mümeyyiziydi sıdkı,
İmânı gibi emîndi tıpkı.
Kuvvetli silâhı akl ü mantık,
Her dîne bununla Dini fâik.
Yükseldi elinde şems-i Tevhîd,
Mahvoldu o günde şirk ü taklid
Eyyâm-ı saâdetinde ancak,
Dünyâda görüldü adl-i mutlak.
Germişti kanatların zemîne,
Rahmettir O, cümle âlemine.
Âlemde O’dur gören cemâli,
İnsanlara gösteren kemâli.
Yıllarca çalıştı cehle karşı,
Her yerde tanıttı Rabb-i Arş’ı.
Devrinde bahâra erdi ahlak,
Süslendi zemîn, açıldı âfâk.
Neşretti fazîletin cihâna,
Can verdi zemîn ü âsumana.
Hakkın bize bir atâsıdır O,
En sevgili Mustafâsıdır O.
Diz çöktü O’nun önünde erler,
Kaynak: DİB İslam İlmihali