

Arapça “bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve elde etmek için çaba sarf etmek” anlamındaki “rgb” (رغب) kökünden türemiştir.
Kur’an’da “Regaib” şeklinde geçmez fakat “rgb” kökünden türemiş kelimeler sekiz yerde geçmektedir.
Kandiller zincirinin ilk halkasıdır ve halk dilinde “üç aylar” olarak anılan rahmet, bereket ve mağfireti bol olan manevi bir mevsime girildiğini haber verir.
Recep ayı hem Miraç gecesini barındırır hem de Kur’an-ı Kerim’de saygı gösterilmesi istenen ve savaşmanın yasaklandığı dört haram aydan (Zil-Ka‘de, Zil-Hicce, Muharrem ve Recep) biridir. (Bakara, 2/217; Mâide, 5/2; Tevbe 9/5, 36)
Peygamber Efendimiz Receb ayı girdiğinde “Allah’ım! Receb ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” diye dua ederdi. (Taberânî, el-Mu‘cemü’l-evsât, 4/189)
Ayrıca Hz. Peygamber (sas), bazı mübarek gün ve gecelerin değerlendirilmesini tavsiye etmiş, kendisi de bizzat değerlendirmiştir. (Buhârî, Savm, 6; Tirmizî, Savm, 39)
Bu gecelere ait özel bir namaz veya ibadet şeklinden bahsedilmemiştir.
Fakat kandil gecelerinin gündüzlerinde (geceyi takip eden ertesi gün) oruç tutmak müstehaptır.
“Şaban’ın on beşinci gecesi (yani berat gecesi) olduğunda o gece ibadet ediniz, gündüzünde de oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasına (rahmeti ile) tecelli eder ve fecir doğana kadar şöyle buyurur: ‘Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona afiyet vereyim, yok mu isteyen’…” (Tirmizî, Savm, 39)
Mübarek gün ve geceler, özellikle bağışlanma ve hayatımıza çekidüzen vermek için bir fırsattır.
Müminler de hayatlarının gidişatını gözden geçirmeli, hata ve günahları için tövbe etmeli, ibadet ve dua ederek bu fırsatları değerlendirmelidirler.
Bu değerleri canlı tutarak sonraki nesillere aktarabilmek çok önemlidir. Çünkü; bu zamanlarda oluşan manevî atmosfer inananların maneviyatını güçlendirir, günahtan el çekmesine zemin hazırlar, toplumsal birlik ve beraberliğe katkı sağlar.
İslam dini prensip olarak toplumlarda var olan iyi ve güzel uygulamalara dokunmamıştır. Günümüzde de bazı ülke ve şehirlerde yöresel isimlerle (ör; Konya’da şivlilik) bugüne özel kutlamalar yapılmaktadır.
Bu geceler vesilesiyle yapılan uygulama ve faaliyetler dinî bir zorunluluk olarak görülmemelidir.
Fakat dinin temel ilkeleriyle çelişmemeye, gayrimeşru eğlence kültürüne bulaşmamaya ve manevî atmosferi zedeleyecek davranışlardan uzak durmaya da özen gösterilmelidir.