

İnsan ile şeytanın serüveni kadim bir hadiseyle başlamıştır. Allah Teâlâ, Hz. Âdem’i yaratmış, sonra ona biçim vererek ruhundan üflemiş ve meleklere onun önünde saygıyla eğilmelerini emretmiştir. Bu emre melekler itaat etmiş, ancak İblis karşı çıkmış “Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan!” karşılığını vermiştir ve bu itaatsizliğinin cezası olarak bulunduğu makamdan kovulmuştur. (A’râf, 7/12-13) İnsana karşı haset ve kıskançlığından dolayı kıyamete kadar mühlet istemiş ve bu süre içerisinde insanoğlunun çoğunu yoldan saptıracağına dair yemin etmiştir. Allah (cc) da “Haydi, sen mühlet verilenlerdensin.” buyurdu ve böylece insanoğlu ile şeytanın mücadelesi başlamış oldu. Onun bu dileğinin kabul edilmesi, insanoğlu için dünya hayatının bir imtihan süresi olması yönündeki ilahi takdirin de bir sonucudur. Onun insan üzerinde gerçek bir gücü yoktur. O, ancak kendisine yönelenler üzerinde etkili olabilir; onları haktan, doğruluktan uzaklaştırabilir. (Hac, 22/4)
Bir Ayet: “Aile fertlerine namazı emret, kendin de bunda kararlı ol. Senden rızık istemiyoruz; asıl biz seni rızıklandırıyoruz. Mutlu gelecek, günahlardan sakınanların olacaktır.” (Tâ-Hâ, 20/132)