Günümüz dünyasında “millet” kavramı çoğunlukla bir toplumu, ulusu tanımlamak için kullanılsa da, Kur’an-ı Kerim’de bu kelimenin daha derin, daha sahih bir anlam taşıdığı görülmektedir. Kur’an’da “millet”, bir inanç sistemini, bir dini, özellikle de tevhid inancını ifade eder. Bu bağlamda, “İbrahim’in milleti” ifadesi, Hz. İbrahim’in sahiplendiği tevhid esaslı dini ve onun izini sürenlerin yolunu temsil eder. Hac Suresi’nin son ayetinde geçen bu ifade, bizlere gerçek milliliğin ne olduğunu açıkça göstermektedir.
Millet: Din ile Şekillenen Bir Kimlik
Kur’an terminolojisinde “millet”, halktan çok hak ile ilgilidir. Hz. İbrahim’in milletine tabi olmak, onun inancına, teslimiyetine, Allah’a olan bağlılığına tabi olmaktır. Bu anlamda millet, bir inancın, bir teslimiyetin adıdır. İbrahim’in milleti, şirkten uzak, yalnızca Allah’a kulluk edilen bir yolun adıdır. Nitekim Hac Suresi 78. ayette şöyle buyrulmaktadır:
“Allah uğrunda hakkını vererek cihad edin. O sizi seçti; din konusunda üzerinize bir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim’in dini üzere olun. O (Allah), sizi daha önce de bu kitapta da ‘Müslümanlar’ diye adlandırdı…”
Bu ayet, bizlere hem mensubiyetimizi hatırlatır hem de durduğumuz yeri belirler: Biz, İbrahim’in milletine mensubuz; biz, Müslüman’ız.
Tevhidî Duruş: İslam’ın Görüşüdür
Bugün “milli” kelimesiyle başlayan birçok kavram zihinlerimizde farklı çağrışımlar oluşturmaktadır. Oysa Kur’anî perspektiften bakıldığında “millet” sıfatı, “İslam’a ait” olanı tanımlar. Bu doğrultuda “Tevhidî Duruş” ifadesi, yalnızca bir fikrî yaklaşımı değil; inanç temelli, ahlaki ve medeniyet iddiası taşıyan bir dünya görüşünü temsil eder.
Tevhidî Duruş, İslam’ın bakış açısını hayata yansıtma çabasıdır. Bu duruş, ümmetin diriliş reçetesidir. Hakkı üstün tutma, adaleti tesis etme, mazlumu savunma ve batıla karşı dik durma iradesidir.
Dost Kimdir? Mevlâ Kimdir?
Makalenin özünü oluşturan bir diğer önemli nokta ise dostluk meselesidir. Kur’an’da müminlerin tek gerçek dostunun Allah olduğu birçok ayette vurgulanır. Hac Suresi’nin sonunda geçen “O, sizin mevlânızdır. Ne güzel mevlâdır, ne güzel yardımcıdır!” ifadesi, müminin güven ve bağlılık merkezini belirler.
Gerçek dostluk, yalnızca Allah’tadır. O’na dost olanlar, O’nun yolunu izleyenler, O’nun dost edindiği kullardır. Mümin, dostunu Allah olarak belirlediğinde; ne batıl düzenlerin, ne çıkar eksenli ilişkilerin, ne de dünyevi vaatlerin peşine düşer. Mümin, dostluğunu Allah’la sağlamlaştırdığında; yolu dosdoğrudur, gönlü rahattır, akıbeti hayırlıdır.
Sonuç: Tevhid Eksenli Bir Duruş
Bu hakikatlerin ışığında, “millet” kimliğimizi yeniden tanımlamak zorundayız. Gerçek millilik, Kur’an’ın işaret ettiği yoldur. O yol, İbrahim’in yoludur. O din, İslam’dır. O millet, Müslümanlardır.
Mümin, bu şuurla yaşar; bu bilinçle dostluk kurar, düşmanlık eder. Batılın dostluklarına bel bağlamaz, hak yolunda yalnız kalmayı göze alır ama asla eğilip bükülmez. Çünkü onun dostu Allah’tır. Ve Allah ne güzel dosttur, ne güzel yardımcıdır.
Kaynaklar:
Kur’an-ı Kerim, Hac Suresi, 78. Ayet
Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Hac Suresi Tefsiri
İbn Kesir Tefsiri, Hac 78. Ayet açıklaması