GazzeHamasDoğu TürkistanSon dakikaZulümTerme HaberTerme AjansenflasyonemeklilikTerörötvdövizakpchpmhp
DOLAR
42,0674
EURO
48,5722
ALTIN
5.430,16
BIST
10.971,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun
Çok Bulutlu
19°C
Samsun
19°C
Çok Bulutlu
Salı Çok Bulutlu
20°C
Çarşamba Çok Bulutlu
19°C
Perşembe Çok Bulutlu
17°C
Cuma Çok Bulutlu
18°C

Trump’ın nükleer silah testlerini başlatma kararı radyoaktif kirlenmeyi gündeme getirdi

Trump’ın nükleer silah testlerini başlatma kararı radyoaktif kirlenmeyi gündeme getirdi
REKLAM ALANI
03.11.2025 11:08
A+
A-

Trump, 29 Ekim’de Savunma Bakanlığına (Pentagon) “derhal” nükleer silah testlerine başlaması talimatını verdiğini duyurdu.

Kararın gerekçesi olarak diğer ülkelerin test programlarına işaret eden Trump, Rusya ve Çin’in silahlanma yarışında arayı kapattığı uyarısında bulundu.

ABD, resmi olarak son nükleer denemesini eski Başkan George H. W. Bush döneminde 1992’de yapmıştı.

Trump’ın kararı belirsizliğini koruyor

Trump’ın nükleer silah testlerine ilişkin açıklaması, hem siyaset sahnesinde hem de kamuoyunda kafa karışıklıklarına neden oldu.

ABD Başkanı’nın bu denemelerden kastının patlayıcı nükleer silahların mı yoksa sadece nükleer savaş başlıkları taşıyabilen füzelerin test edilmesi mi olduğu belirsizliğini korurken Trump’ın ABD Stratejik Komutanlığına aday gösterdiği Richard Correll, bunun iki türlü de yorumlanabileceğine işaret etti.

Kararın “nükleer deneme” anlamına gelmediğini düşündüğünü söyleyen Correll, “(Trump’ın) İfadeleri nükleer silahların eşit şartlarda test edilmeye başlanmasıydı. (Son zamanlarda) Ne Çin ne de Rusya nükleer patlayıcı deneme yaptı. Bu yüzden ben bu sözlere herhangi bir anlam yüklemiyorum ya da bir çıkarımda bulunmuyorum.” ifadelerini kullandı.

Demokrat Senatör Jacky Rosen, patlayıcı nükleer denemelerin başlatılması için “hiçbir sebep olmadığını” savunarak, bunu durdurmak amacıyla ellerinden geleni yapacaklarını ifade etti.

Nükleer patlama denemeleri çeşitli kategorilere ayrılıyor

Açık kaynaklardaki bilgilere göre nükleer patlama, kasten çok yüksek hızda gerçekleştirilen nükleer tepkimenin enerjisinin hızla açığa çıkması sonucu meydana geliyor. Bu tepkime, “nükleer fisyon” ya da “nükleer füzyon”un yanı sıra ikisinin birleşimi şeklinde olabiliyor.

Bir nükleer patlama meydana geldiğinde hızla açığa çıkan enerji, çevreyle etkileşime geçerek ses titreşimlerinin yeryüzü, okyanus ve atmosferde yayılmasına yol açıyor.

Nükleer patlamalar, çevreye yıkıcı ve uzun süreli etkiler yaratabilecek radyasyon bırakıyor. Bu denemeler, “atmosferik”, “su altı” ve “yer altı” olmak üzere kategorilere ayrılıyor.

Atmosferin içinde ya da üzerindeki atmosferik denemeler, genellikle düzeneklerin kulelerde ve balonlarda patlatılması ve uçaklardan bırakılmasıyla gerçekleşiyor.

Şu ana kadar nükleer denemelerin yaklaşık yüzde 25’i bu şekilde yapılırken havaya saçılan radyoaktif partiküllerin rüzgarlar yoluyla geniş alanlara yayıldığı ve sağlık problemlerine yol açtığı ifade ediliyor.

ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) raporlarına göre radyoaktif maddeler, yaklaşık 80 kilometre yüksekliğe çıkabiliyor. Raporlarda, “En yüksekteki parçacıklar, yıllarca dünya etrafında dolaşabiliyor, ardından yağışlar yoluyla yeryüzüne geri dönüyor.” ifadesi yer alıyor.

Su altında yapılan denemeler için genellikle büyük göller ve denizler tercih ediliyor. Bu kapsamda nükleer silahların deniz araçlarına karşı etkileri değerlendiriliyor ancak yüzeye yakın su altı denemeleri, ciddi şok dalgalarına sebep olurken büyük miktarda radyoaktivite yayarak deniz yaşamını kirletiyor.

Yerin çeşitli derinliklerindeki yer altı testleri ise tamamen kapalı şekilde gerçekleştirildiğinde neredeyse hiç radyoaktif serpinti yaymaması ve denemelerin gizli tutulabilmesi nedeniyle Soğuk Savaş döneminde ABD ve Sovyetler tarafından en çok kullanılan yöntem olarak biliniyor.

Öte yandan bu denemelerin, yüzeye sızma ve önemli miktarda radyoaktif enkaz üretme ihtimali de bulunuyor.

Patlatma süreci

Yer altı testleri için genellikle nüfus merkezlerinden uzakta yerler tercih edilirken öncelikle test sahası, uygunluk tespiti için jeolojik incelemeye tabi tutuluyor.

Nükleer cihazın, yüzeyin 200 ila 800 metre derinliğinde birkaç metre genişlikte açılmış deliğe yerleştirilmesinin ardından izleme ekipmanını içeren kurşun kaplı kutu, deliğin üzerindeki şafta indiriliyor. Ardından radyoaktif serpintinin yer altında kalmasını sağlamak için çakıl, kum ve alçı taşı gibi malzemelerle dolduruluyor.

Malzemelerin yerleştirilmesinin ardından nükleer cihazın uzaktan patlatılmasıyla, aşırı ısınmış radyoaktif gazla dolu bir yer altı odası oluşuyor ve çevreye sismik şok dalgaları yayılıyor. Patlamadan saatler sonra basınç düştükçe yüzeyde krater oluşuyor.

Atmosferik testlerde ise nükleer cihaz patlatıldığında büyük bir ateş topu meydana geliyor ve bu ateş topunun içindeki her şey buharlaşıp yükselerek mantar şeklinde bulut oluşturuyor.

Buluttaki madde soğuyarak toz benzeri parçacıklara dönüşüyor ve büyük miktarda radyoaktif serpinti olarak yeryüzüne düşüyor. Bu radyoaktif serpinti, rüzgarla birlikte patlama yerinden çok uzak mesafelere taşınabiliyor.

Su altı testleri ise suyun yüzeyine yakın ya da derinde yapılabiliyor. Su yüzeyine yakın denemelerde atmosferik testlere benzer şekilde patlamanın ardından su altında bir ateş topu oluşuyor.

Hızla genişleyen gaz kabarcığı, yüzeyde genişleyen su halkası oluşturan şok dalgasına sebep oluyor. Su yüzeyinde ise yükseldikçe sütuna benzer hal alan büyük miktarda su ve yükselen gaz kabarcığının yüzeyi kırmasıyla havada şok dalgası meydana geliyor.

Uzmanlara göre nükleer denemelerin yeniden başlaması yıllar sürebilir

Washington Post gazetesine konuşan Nevada deneme sahasının eski çalışanları, Trump’ın nükleer denemeleri yeniden başlatma planının karmaşık ve çok maliyetli olabileceğine dikkati çekiyor.

Çalışanlar, modern nükleer testlerin, fiziksel patlamaları tetiklemeden önce durduran bilgisayar modellemelerine dayandığını belirterek, bu alandaki fiziksel deneyimin “kaybolduğu” değerlendirmesini paylaştı.

Son dönemlerde deneme yapılan tesisleri ziyaret eden kişiler, test alanını kazmak için kullanılan ekipmanları “pas yığını” olarak tanımlarken çalışanlar ise bu alanların elden geçirilmesi gerekeceğini belirtiyor.

Ayrıca, ABD Hükümet Verimliliği Departmanı (DOGE) tarafından yapılan işten çıkarmalar ve hükümetin kapanması nedeniyle personel yetersizliğine de işaret eden çalışanlar, denemelerin yeniden başlamasının yıllar sürebileceğini kaydediyor.

Radyasyon açısından en büyük risk altındakiler doğmamış çocuklar

Uzmanlara göre nükleer patlama meydana geldiğinde kilometrelerce yayılabilen radyoaktif parçacıkların insanlar, hayvanlar ve çevreyle temas edebileceğini belirtiyor.

Columbia Üniversitesinden Norman Kleiman, radyasyonun insan DNA’sına zarar verdiğini kaydederek radyoaktiviteye maruz kalmanın kısa vadede ciddi hastalıklara, uzun vadede ise kansere yakalanma olasılığını artırdığına işaret etti.

Radyasyon açısından en büyük risk altındakilerin doğmamış çocuklar olduğunu belirten Kleiman, “Doğmamış bir çocuk için risk diğer tüm risklerden daha büyük çünkü gelişmekte olan çok sayıda hücre var ve bu sürecin ters gitme ihtimali çok yüksek.” ifadelerini kullandı.

Ülkelerin nükleer denemeleri

ABD, ilk atom bombasını imal eden ülke olarak 1945’te New Mexico eyaletindeki Alamogordo’da bulunan çöl tesisinde deneme yaptı. İkinci Dünya Savaşı’nın son döneminde ABD Hava Kuvvetlerine ait “Enola Gay” adlı B-29 bombardıman uçağı, 6 Ağustos 1945’te Japonya’nın Hiroşima kentine atom bombasını bıraktı.

1945’ten tüm nükleer denemeleri hem sivil hem de askeri amaçlar için her ortamda yasaklayan çok taraflı Kapsamlı Nükleer Deneme Yasağı Anlaşması’nın (CTBT) kabul edildiği 1996’ya kadar geçen sürede dünya çapında 2 binden fazla nükleer deneme yapıldı.

ABD, 1945 yılından 1996’ya kadar 1032, Sovyetler Birliği 1949 ila 1990 yıllarında 715, İngiltere 1952’den 1991’e kadar 45, Fransa 1960 ila 1996’da 210 ve Çin 1964’ten 1996’ya kadar 45 nükleer deneme yaptı. CTBT, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 10 Eylül 1996’da kabul edildi ancak 8 devlet onaylamadığından anlaşma yürürlüğe girmedi.

CTBT’nin imzaya açılmasından sonra da 1998’de Hindistan ve Pakistan 2 nükleer denemede bulundu.

Nükleer silah envanteri

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) verilerine göre, Ocak 2024 itibarıyla dünyada yaklaşık 12 bin 121 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Bu başlıkların yaklaşık 9 bin 585’i askeri stoklarda hazır durumda tutulurken 3 bin 904’ü operasyonel kuvvetlerle konuşlandırılmış durumda. Bunların yaklaşık 2 bin 100’ü yüksek operasyonel alarm seviyesinde bekliyor.

Dağılıma bakıldığında dünyada en fazla nükleer silaha sahip ülkeler arasında Rusya, 5 bin 580 savaş başlığı ile birinci sırada yer alırken ABD ise 5 bin 44 savaş başlığı ile ikinci sırada bulunuyor.

Çin, 500 savaş başlığıyla üçüncü sırada yer alırken onu Fransa 290, İngiltere 225 savaş başlığıyla takip ediyor.

Hindistan’ın 172, Pakistan’ın 170, İsrail’in 90 ve Kuzey Kore’nin ise 50 savaş başlığı mevcut.

REKLAM ALANI
Yorumlar

Bir Cevap Yazın. Yorumlarınızı Önemsiyoruz! Görüşlerinizi bizimle paylaşmaktan çekinmeyin. Yazılarımız hakkında düşünceleriniz, katkılarınız ve sorularınız bizim için değerli. Yorum yaparken lütfen saygılı ve yapıcı bir dil kullanmaya özen gösterin. şiddet ve Argo, hakaret, ırkçı ifadeler ve ayrımcılık içeren yorumlara izin verilmez. Yorum yapmak için Web Sitemizde ya da Facebook hesabınızla kolayca giriş yapabilirsiniz. Unutmayın, burası birlikte konuşabileceğimiz temiz ve güvenli bir alan!

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.