Tuzlu su ile susuzluğunu gidermeye çalışan birini gördünüz mü hiç? Görseniz şaşırırdınız ve mantıklı bir davranışta bulunmadığını söylerdiniz hemen. Günümüz insanlarının kendisini kaptırdığı alışveriş çılgınlığı tam da tuzlu su içip susuzluğunu gidermeye çalışan kişinin haline benziyor.
Suyu fazla kullanmanın israf olacağını düşünürüz de doyduktan sonra yemenin ya da bir kıyafetimiz varken başka rengini de almanın israf olacağı pek aklımıza gelmez. Halbuki tüketim arttıkça doğal kaynaklarımız azalıyor. Gereksiz alınan her kıyafet veya eşya gereksiz su tüketimine sebep oluyor.
Her halimizi bilen Yüce Allah, nimetleri yerli yerince kullanma konusunda hatırlatmalarda bulunuyor. Kur’an-ı Kerim’de örnek gösteriyor ölçülü davrananları: “(O kullar ki), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.” (Furkan, 25/67)
Dünyanın dörtte üçü sularla kaplı olmasına rağmen kullanılabilir ve içilebilir su kaynakları binde üç civarında. Yapılan araştırmalar su tüketiminin nüfus artışının iki katı olduğunu gösteriyor. Tüm dünya genelinde tahmini olarak her yıl 92 milyon ton tekstil atığı oluşuyor. Yanlış okumadınız. Tam 92 milyon ton.
İnsanın istekleri sınırsız…
İhtiyaç maskesine bürünen isteklerimiz alışveriş konusunda israfa sürüklüyor bizi. Atılacak ilk adım istek ihtiyaç ayırımı yapmak olmalı belki de.
Yiyecek ve giyecek gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayamayan insanların olduğu bir dünyada savurganlıktan mümkün olduğunca uzaklaşmak gerekmez mi? “Yanı başındaki komşusu açken tok olarak geceleyen kişi (olgun) mümin değildir.” (İbn Ebi Şeybe, Kitabu’l-iman,S.33.) hadisinin verdiği mesaj unutulabilir mi?
Dünya genelinde sağlıksız sular nedeniyle her gün yaklaşık 25.000 bin kişinin öldüğünü bildiriyor araştırmacılar. Konuya ilgi duyup araştırdığımızda sarsıcı sonuçlar çıkıyor karşımıza:
• “Bir ton kullanılmış beyaz kâğıt, 16 adet çam ağacının kesilmesi anlamına geliyor.
• Bir bir ton cam üretimi için yaklaşık 100 litre petrol kullanılıyor.
• 3,7 litre benzin yaklaşık 3 milyon litre içme suyunu kirletebiliyor.
• Otomobil açık çeşmeyle yıkandığında yaklaşık 550 litre su boşa harcanıyor.
• Dünya yüzeyinin % 6’sı çölleşmiş, %29’u da çölleşme yolunda ilerliyor.
• Dünyadaki mevcut suların ancak %1’i kullanılabiliyor.
• Plastik maddeler 1000 yılda, pet şişeler 450 yılda, plastik tabaklar 500 yılda, ıslak mendiller 100 yıl sonunda yok oluyor.
Bu çevre sorunlarının oluşmasında insanın doğrudan etkili olduğunu bilmek ağır gelmez mi yüreğe?
Peki ya attığımız çöplerin yüzlerce yıl sonra yok olduğunu ve yok olurken de doğal düzeni tahrip ettiğini düşünmek?
Aşırı tüketim nedeniyle su ve enerji kaynaklarımız yok oluyor, küresel ısınma kayda değer biçimde artıyor her geçen gün.
Ekolojik dengenin bozulmaması için ihtiyaç oranında tüketim yapmak son derece önemli. Yeryüzündeki yeraltı ve yerüstü zenginlikleri israfa varan isteklerimizi karşılayacak kadar sınırsız değil. Savurganlığımız maddi imkanlarımızı yok ettiği gibi yarınlarımızı da yok ediyor… Aynı zamanda yok olup gidiyor emeğimiz ve geleceğimiz.
İhtiyaç fazlası olarak aldığımız her kıyafetin, her eşyanın, doyduktan sonra yediğimiz her lokmanın fazladan su tüketimi ve doğal kaynakların kirletilmesi anlamına geldiğini unutmayalım.
Yeni nesillere bırakacak başka dünyamız yok! Sadece bugünü değil yarınları da korumaya çalışan insanlar bu dünyanın geleceği için umut kaynağı olacak!