Allah’ın kullarını sorumlu tuttuğu çeşitli emirler ve yasaklar, helaller ve haramlar asıl hükümleri oluşturur ve bunlarla amel etmek azimet olarak anılır. Fakat bu hükümlerin uygulanması esnasında karşılaşılan zaruret, meşakkat ve ihtiyaç gibi arızi durumlar sebebiyle bazı hükümlerde çeşitli kolaylıklar gösterilmiştir. İşte bu kolaylıklara da ruhsat adı verilir. Buna göre azimetler Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, ruhsatlar ise kulların Allah’ın lütfundan aldıkları bir paydır. Ruhsatlar dini yaşamada bir gevşeklik değil, bilakis zorluk ve güçlüğün bulunduğu özel şartlarda dinin yaşanabilir olmasına imkân sağlayan özel ve geçici uygulamalardır. İnananlar öncelikle asıl yapmakla yükümlü oldukları hükümlerle yani azimetle amel ederler. Ancak güçlerini aşan bir zaruret, ihtiyaç ya da zorlukla karşılaştıklarında kendilerine verilen ruhsatlardan da faydalanmaları gerektiğini bilirler. Bu nedenle Rabbimiz zorluk doğurabilecek bazı durumlarda bir çıkış yolu olarak ruhsatları da bildirmiştir.
Bir Ayet: “Hak etmedikleri halde mümin erkek ve mümin kadınları incitenler apaçık bir iftira ve günah yüklenmiş olmaktadırlar.” (Ahzâb, 33/58)