“Toplayan, bir araya getiren” anlamındaki Arapça “cem‘” (جمع) kökünden türemiştir.
Kur’ân-ı Kerîm, hadisler ve ilk İslâm kaynaklarında cami karşılığında “mescid” kelimesi geçmektedir.
Başlangıçta cuma namazı kılınan büyük mescidler için “el-mescidü’l-câmi‘” (cemaati toplayan mescid) tamlaması kullanılırdı.
Daha sonra, içinde cuma namazı kılınan ve hutbesi için minber bulunan mâbedler cami, bulunmayan mâbedler ise mescid olarak anıldı.
Mescidlerin cuma namazı kılınan camiye tahvili (dönüşmesi) berat ve izinle olmaktaydı.
Osmanlılar döneminde sultanların inşa ettirdikleri büyük camilere “selâtin camileri”, devlet ricâlinin yaptırdığı orta büyüklüktekilere bânisinin (kurucu) adıyla sadece “cami”, küçük olanlara “mescid” denilmiştir.
Mescid-i Harâm, Mescid-i Nebevî, Mescid-i Aksâ ve genellikle mezhep imamlarıyla ileri gelenlerinin kabirlerinin bulunduğu camilere de mescid denilmektedir.