Gazze’deki hükümetin Medya Ofisinden yapılan yazılı açıklamada, Gazze Şeridi genelinde barınma açığının yüzde 96’yı aştığı ve kuzeye yönelik işgal tehditleri nedeniyle de 2,4 milyon insanı yeni bir felaketin beklediği ifade edildi.
İsrail ordusunun, Gazze’ye çadır ve barınma malzemesi girişine izin vereceğini duyurmasından bu yana sadece 10 bin çadırın girdiği, bunun, 250 bin olan çadır ve karavan ihtiyacının sadece yüzde 4’üne tekabül ettiği ifade edildi.
İsrail’in uluslararası kuruluşların çalışmalarına getirdiği engeller nedeniyle halihazırda sınır kapılarında çadır veya barınma malzemesi bulunmadığı, bunun da yüz binlerce yerinden edilmiş kişinin sıkıntısını katladığı kaydedildi.
İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin yaklaşık yüzde 77’sini kontrol altında tuttuğu kaydedilen açıklamada, güneydeki kentlerin 1,3 milyon Filistinliyi barındıracak kapasitede olmaması nedeniyle yeni bir göçün neredeyse imkansız olduğu vurgulandı.
Gazze’deki İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada ise İsrail’in, yüksek patlayıcı maddelerle yerleşim yerlerini yerle bir ederek, her gün katliamlar işleyerek ve insanları açlığa mahkum ederek Gazze kentindeki Filistinlileri güneye sürmeye çalıştığı ifade edildi.
Filistinlilerin aylardır güneye göç etmenin sıkıntısını yaşadığına dikkat çekilen açıklamada, vatandaşlara yeniden aynı hataya düşmeme ve yaşadıkları yerlerden ayrılmama çağrısı yapıldı.
İsrail Güvenlik Kabinesi, 8 Ağustos’ta bölgenin kuzeyindeki Gazze kentinin işgal edilmesine yönelik plana onay vermişti.
Başbakan Binyamin Netanyahu, kabine toplantısı öncesi verdiği bir röportajda, Gazze Şeridi’nin tamamını işgal etmeyi hedeflediklerini söylemişti.
İsrail basınında yer alan haberlerde de ordunun Gazze’nin geri kalanını işgal etme emri aldığı, ancak bu adımın eylül ayından önce hayata geçirilmesinin beklenmediği aktarılmıştı.
Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, 16 Ağustos’ta yaptığı açıklamada, evlerini kaybeden Filistinlilere çadır ve barınak ekipmanlarının sağlanmasına izin verileceğini öne sürmüştü.
Avichay Adraee, söz konusu ekipmanların Kerm Ebu Salim Sınır Kapısı üzerinden, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası yardım kuruluşları aracılığıyla ulaştırılacağını iddia etmişti.