“Engellemek, yasaklamak; blokaj” anlamındaki “hcr” (حجر) kökünden türemiştir.
Hatîm; Kâbe’nin kuzey batı duvarının (Rükn-i Irâkî ile Rükn-i Şâmî arası) karşısında, 1 m. yükseklik ve 1,5 m. eninde, iki ucu da Kâbe duvarına bitişmeyen yarım daire şeklinde bir duvardır.
Hicr (Hicr-i İsmail veya Hatîra); Hatîm ile Beytüllah arasındaki boşluktur.
Bütün mezheplere göre tavaf hicrin dışından yapılmalıdır.
Hicr, Hz. İbrâhim’in inşa ettiği Kâbe’ye dâhildi. 605’te sel sebebiyle yıkılan Kâbe’nin yeniden inşası için yeterli para bulunamadı.
Mecburen dışarıda bırakılan bu kısmı belirtmek amacıyla duvar (hatîm) örüldü. Kâbe’den ayrı bırakıldığı için de “hicr” (gurbet, uzak kalma) adını verdiler.
Hz. İsmâil ile annesi Hâcer’in kabirlerinin burada olduğunu söylenir. (Ezrakî, Aḫbâru Mekke, I, 313)
Hasan-ı Basrî, duaların makbul olduğu yerler arasında sayar.