Hz. Peygamber’in (sas) ilk kez kıldırdığı cuma namazı ve irad ettiği cuma hutbesi ile birlikte cuma günü Müslümanların haftalık toplanma ve görüşme vakti olmuştur. Hutbe denilince akla öncelikle cuma namazından önce irad edilen hutbe gelmektedir. Resûlullah (sas) hutbede dua etmiş, sonrasında hutbenin asıl konusuna girmiştir. Cuma hutbelerinin konusu, Müslümanların haftalık olarak bir araya gelişlerini sağlama hedefine uygun bir biçimde gündelik hayat ve sorunlarla iç içe olmuştur. Hz. Peygamber (sas) hutbelerde, kendi hitabet tarzına uygun bir biçimde son derece özlü konuşur, kısa nasihatlerde bulunurdu. Hutbenin kısa tutulmasını da emrederdi. Allah Resûlü (sas), hutbe dinlemenin adabına dair de birtakım tavsiyelerde bulunmuştur. Resûl-i Ekrem (sas); “Cuma günü imam hutbe okurken arkadaşına (yalnızca) ‘dinle’ desen (bile yine) boş, lüzumsuz konuşmuş olursun.” (Buhârî, Cum‘a, 36) buyurarak hutbenin dinlenmesi hususundaki hassasiyeti dile getirmiştir.
II. Anafartalar Zaferi (1915)