Pek çok ayet-i kerimede Hz. Peygamber’e iman, Allah’a imanla birlikte zikredilir. Kuşkusuz, Allah’a iman, Peygamberine imanı gerektirmekte ve bu imanı ikrar ifadesi Peygamberinin adını da içermektedir. Allah Resûlü (sas) de sevgili amcası Hz. Abbâs’ın naklettiği şu sözünde imanın ancak peygamberi tasdik etmekle tamam olacağını bildirmektedir: “Allah’ı Rab, İslam’ı din ve Hz. Muhammed’i de resûl olarak kabullenen kişi, imanın tadını alır.” (İbn Hanbel, Müsned, I, 208) Hz. Muhammed’in (sas) peygamberliğini kalpten benimsemek, onu her şeyden daha çok sevmek gerçek anlamda iman etmenin bir gereğidir. Yüce Allah, müminlere Hz. Peygamber’e sevgi ve tazim göstermeyi emretmiş, kendisinin de ona ne kadar değer verdiğini, onun makamını ne kadar yücelttiğini hatırlatmıştır ve şöyle buyurmuştur. “Allah ve melekleri, Peygamber’e çok salavât getirirler. Ey müminler! Siz de ona salavât getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.” (Ahzâb, 33/56)
Sevr Antlaşması imzalandı. (1920)
Reisü’l-Kurrâ Abdurrahman Gürses’in vefatı (1909-1999)