Samsun İl Müftülüğü ve Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Samsun Şubesi ev sahipliğinde “2025 Yılı Vekalet Yoluyla Kurban Organizasyonu ve Yaz Kur’an Kursları Tanıtım Toplantısı” gerçekleştirildi.
Diyanet İşleri Başkanlığı Strateji Geliştirme Başkanı Mustafa Irmaklı’nın konuşmacı olarak katıldığı toplantı İl Müftüsü Seyfullah Çakır’ın açılış konuşmasıyla başladı.
Çakır konuşmasında, “Kurban, İlk insandan günümüze çeşitli şekillerde Rabbimize Kulluğun ifadesi oldu. Kurban, bir taraftan ferdin sahip olduğu mal ile ilişkiliyken diğer taraftan toplumun sosyal şartları ve adaleti göz önünde bulunduran bir ibadettir. Kurban, özü itibariyle bireysel bir eylem olmakla birlikte sonuçları bakımından toplumsal boyuta sahiptir. Bu yönüyle, toplumun farklı kesimleri arasında sevgi ve saygı köprüleri kurar, ihtiyaç sahipleriyle zenginleri buluşturur, sosyal adaletin ve dengenin teminine katkı sunar. Ayrıca, müminler arasında kardeşlik şuurunun pekişmesine, paylaşma, yardımlaşma ve dayanışma bilincinin gelişmesine önemli katkılar sağlar. Bizler de bu sebeple ilimizde elimizden gelen tüm gayreti sarf ederek kardeşlik, paylaşma ve yardımlaşma noktasında elimizden gelen katkıyı sunacağız.” ifadelerini kullandı.
Ardından kürsüye gelen Strateji Geliştirme Başkanı Irmaklı, şöyle konuştu:
“Türkiye Diyanet Vakfı dünyada en fazla bölgeye yardım ulaştıran teşkilattır. Yaşadığımız afet sürecinde bunu yakından gördük. Deprem sürecinde Anadolu’ya dünyanın her yerinden yardımlar geldi. Dünyanın bütün bölgelerinden, Türkiye’den STK’lar aracılığıyla yapılan yardımların yarısından fazlası Türkiye Diyanet Vakfı aracılığıyla yapılmaktadır. Türkiye dünyada en fazla insanı yardım yapan ülke konumundadır. Bütün bunlar bize umutvar olmayı ve iyiliğin artarak devam etmesi gerektiğini gösterir.
Vekaletle kurban organizasyonu sofralara yalnızca et koymak şeklinde anlaşılmamalıdır. Vekaletle kurban kendisini yalnız umutsuz hisseden bir kimseyken, dünyanın öbür ucundan sana yardım elinin uzanmasıdır. Binlerce kilometre uzaktan gelip ona yalnız olmadığını hissettirmektir. Bu bir kilo on kilo et götürmekten daha büyük bir şey. İnsan açlığa dayanabilir ama yalnızlığa dayanamaz; yoksulluğa dayanabilir ama umutsuzluğa dayanamaz. Biz bunu görüyoruz aslında. Aradan 50 yıl geçmiş 100 yıl geçmiş, insanlar hala Osmanlının manevi şahsiyetine kendini bağlı hissediyor. Osmanlı hala varmış gibi hissediyor.
Siz böyle bir düşünceye sahip, umutları bitme noktasına gelmiş, medeniyetin son noktasından uzakta kaldığını hissetmiş insanların yanına gidiyorsunuz. Pakistan’dan Afrika’ya, Kafkaslardan Balkanlara o insanların kapısını çalışıyorsunuz. Onlara sadece biz Türkiye’den geldik, İstanbul’dan geldik demeniz yeterli. Sadece bunu söylemeniz bile onlara yetiyor. Onlarda bir umut, bir heyecan, bir sahipsizlik duygusundan kurtuluş hissi uyandırmak, işte bütün mesele budur. Bu onların umut, Müslümanların yeniden toparlanabileceğine, yeniden ümmet bilincinin oluşabileceğine inanmalarını sağlıyor. Vekaletle kurbanın bu boyutu, et boyutundan çok daha önemlidir.
Kurban konusunda her Müslümanın bulunduğu yerde kurbanını kesmesi ve etrafına, ihtiyaç sahiplerine dağıtması önemlidir. Ailede bu hissedilsin, manevi iklimi yaşansın, ancak her zaman mümkün olmuyor. Vekaletle kurban bir gerçeklik olarak hayatın içinde var. Hatta bazen imkanı olanlara diyoruz ki, iki kurban kesiyorsanız, birini bulunduğun yerde kes, aynı zamanda bir de vekaletle kurban kes. Böylece dünyanın diğer ucundaki insanlara da dokunmuş olasın. Yoksa kimseyi evinde değil de uzakta kes diye bir şeye ikna etme çabamız yok. Bu hassasiyet göstermek gereken bir konu.
Ve biz burada Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfımızın en ideal şekilde yaptığını söylüyoruz. Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığımızın ayrı ekipleri var, Türkiye Diyanet Vakfımızın ayrı ekipleri var.
Yurtdışı teşkilatlarımızda ilgili birimlerimiz var. Aynı zamanda kurbanın kesildiği ülkede oranın yerel kuruluşuyla çalışan ekiplerimiz var. Bu süreci aynı zamanda Teftiş Kurulları da takip ediyor. Bu ihmalin ve istismarın ortadan kaldırıldığı bir organizasyon şeklidir. Bu kadar çok katılımlı ve işleyişin takibinin çok sıkı yapıldığı bir organizasyon ihmal ve istismarın olamayacağı bir ortamı oluşturmaktadır. Mali ibadetlerin istismarını önlemek bizim için en önemli ibadet şekillerinden biridir. Çünkü tabiat boşluk kabul etmez. Kur’an kursu hizmetini en güzeliyle yaptığımız gibi, bu ülke insanı kurban organizasyonunda da bize güvenmektedir.”