Uyguner kardeşler, çocukluklarından bu yana müziğe ilgi duydu ancak fiziksel engelleri nedeniyle enstrüman çalma imkanı bulamadı.
Uzun süre müziği sadece dinleyici olarak takip eden ikiz kardeşler, 2015’te Eskişehir’deki senfoni konserlerine gitmeye başladılar ve bir süre sonra müzik üretmek istediler.
Fiziksel sınırlılıklarına rağmen teknolojiyi yakından takip eden kardeşler, yapay zeka uygulaması aracılığıyla müzik üretimi konusunda kendilerini geliştirdi.
Parmaklarını kullanarak uygulama aracılığıyla müzik aletlerinin seslerini oluşturup onlarla müzik eserleri yapan ikizler, kısa sürede reggae, punk, hip hop ve caz gibi farklı türlerde besteler ortaya çıkardı.
Bugüne kadar 1000’in üzerinde sözlü ve sözsüz müzik eseri yapan Uyguner kardeşler, gelecekte ürettikleri müzikleri senfonik orkestralar eşliğinde sahneye taşımayı hedefliyor.
Kardeşlerden Alp Uyguner, gazetecilere, katıldıkları konserlerin kendisinde derin etki bıraktığını söyledi.
Kardeşiyle müzik üretmekten keyif aldığını dile getiren Uyguner, şunları kaydetti:
“2015’ten bu yana Eskişehir’deki senfoni konserlerine düzenli olarak gidiyoruz. Müzik üretmeye sonradan başladım. Yapay zeka araçlarını deneme yanılma yöntemiyle öğrenip, istemlerin nasıl girileceğini araştırdık. Şu anda 1000’i aşkın parçamız var. Her türü deniyoruz. Rastlantısal çıktılar alıyoruz, hepsi bir anda olmuyor.”
Uyguner, bir parçayı oluşturmanın bazen uzun zaman aldığını ifade ederek, “Çıktılar her zaman iyi olmuyor, çok sayıda deneme gerekiyor. Haftalar, aylar sürebiliyor. ABD’li besteci, orkestra şefi ve piyanist John Williams’tan çok etkilendik. Onun müzikleri bizim kavrayışımızı değiştirdi” diye konuştu.
Ege Uyguner ise müziğin kendisi için duygusal rahatlama sağladığının altını çizdi.
Müziğe ailelerinin desteğiyle başladıklarına değinen Uyguner, “Daha erken keşfedilmek isterdik. Yapay zekayla müzik üretenler var ama bizim kadar iyi olduklarını düşünmüyorum. Ürettiğim parçaların gerçek enstrümanlarla çalınmasını çok isterim. Özellikle ünlü tenor Murat Karahan’ın seslendirmesini istediğim bir eser oluşturma hayalim var” dedi.
İkiz kardeşlerin annesi, Baksan Mesleki Eğitim Merkezi’nde el sanatları alanında öğretmenlik yapan Neşe Uyguner ise çocuklarının hayata bakışının hem kendilerini hem çevresindekileri etkilediğini vurguladı.
Alp ve Ege’nin sadece parmaklarını kullanabildiğini aktaran Uyguner, “Bilgisayar başında müzik üretiyor, oyun oynuyor ve bazen kendi ilgi alanlarına giren konularda araştırmalar yapıp kendi sayfalarını hazırlıyorlar.” dedi.
Çocuklarının müzik bilgisinin yüksek olduğunu söyleyen Uyguner, şu ifadeleri kullandı:
“Belli bir noktadan sonra müziğe karşı çok ilgili oldular. Dinlemekten ziyade artık üretmek istiyorlardı ama üretmek için belli fiziksel yeterliliklerinin olması gerekiyordu. Bu onları yetersiz hissettiriyordu, sonra da yapay zekayı keşfettiler. Klavyeyle bir şeyler çalmak istediler ama çok istedikleri gibi olmadı, mükemmeliyetçiler biraz ama yapay zeka onlara bu imkanı sundu. Bizim bile bilmediğimiz bestecileri ve parçaları tanıyorlar.”
Anne Uyguner, toplumda engelli bireylere yönelik ön yargıların hala sürdüğüne dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Toplum, genellikle engellilerin yapamadıklarına odaklanıyor. Acımak bir insana yapılacak en büyük hakarettir. Biz hayata tutunuyor, daha dolu, daha bilinçli yaşıyoruz. Toplumun bu ön yargılardan kurtulması lazım. Bunun için de eğitim şart. Biz, her yerde var olmaya devam edeceğiz. Kalplerdeki engelleri aşmadıkça fiziki engellerin aşılması bir şey ifade etmiyor.”
Uyguner, çocukları sayesinde yaşamı daha farklı gözle görmeye başladığını sözlerine ekledi.