GazzeHamasDoğu TürkistanSon dakikaZulümTerme HaberTerme AjansenflasyonemeklilikTerörötvdövizakpchpmhp
DOLAR
42,2332
EURO
49,0427
ALTIN
5.628,44
BIST
10.618,51
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun
Parçalı Bulutlu
19°C
Samsun
19°C
Parçalı Bulutlu
Salı Çok Bulutlu
23°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
18°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
13°C
Cuma Hafif Yağmurlu
14°C

Kentsel dönüşümde yeni formül: Parsel yerine ada bazlı planlama

Kentsel dönüşümde yeni formül: Parsel yerine ada bazlı planlama
REKLAM ALANI
11.11.2025 13:35
A+
A-

Mevcut parsel bazlı dönüşüm uygulamalarının yalnızca bina yenileme niteliği taşıdığına dikkati çeken uzmanlar, gerçek dönüşümün planlı, bütüncül ve şehircilik ilkeleriyle uyumlu projelerle sağlanabileceğini söyledi.

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Koçak, Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşebilmesi için bina yenilemelerinin yeterli olmadığını söyledi.

Buradaki gerçek çözümün “ada bazlı” kentsel dönüşümden geçtiğini dile getiren Koçak, “İstanbul’da 1 milyon 300 bin bina var, bunların 600 bini riskli. 2023’e kadar yalnızca 81 bin binanın dönüşümü tamamlanabildi. Yani oran yüzde 15 civarında” dedi.

Ada bazlı dönüşümlerle deprem güvenliği ve sosyal alan projeleri

Prof. Dr. Koçak, olası bir Marmara depreminde 6,5 büyüklüğünün üzerindeki sarsıntının ciddi yıkımlara yol açabileceğine dikkati çekerek, İstanbul’un dışında meydana gelebilecek depremlerin bile megakentte büyük risk oluşturacağını, bu nedenle riskli binaların acilen dönüştürülmesi gerektiğini vurguladı.

Mevcut uygulamaların “gerçek dönüşüm” sayılamayacağını kaydeden Koçak, “Biz, şu anda aslında binaları tek tek yeniliyoruz ve dönüşüm olarak adlandırılıyoruz. Aslında onlar bina yenilemek. Dönüşüm dediğimiz ada bazındaki yapılan dönüşümler. Şimdi bugüne kadar vatandaşa birtakım kira bedelleri verildi, ‘Yarısı Bizden’ kampanyaları yapıldı. Dönüşen binalarımız var ama bu sayı yetmiyor” diye konuştu.

Prof. Dr. Koçak, ada bazlı dönüşümle yeşil alan, otopark ve sosyal donatıların planlı oluşturulabileceğini aktararak, bu yaklaşımın daha nitelikli binaların yapılmasına da katkı sağlayacağını anlattı.

Bakırköy, Beşiktaş, Güngören ve Esenler gibi bölgelerde parsel bazlı dönüşümlerle yine aynı sıkışıklığın yaşandığının altını çizen Koçak, “ada bazlı” dönüşümlerde hem deprem güvenliği sağlanacağını hem de insanların otopark, yeşil alan gibi sosyal donatılarla rahat nefes alabilecekleri alanlara kavuşacaklarını ifade etti.

Koçak, yerel yönetimlerin bu sürecin merkezinde olması gerektiğini de dile getirerek, “Gerekirse yerel yönetimler bunların projelerini hazırlayacak. Ada bazındaki dönüşümün planlarını buna göre verecek. Bu şekilde hem daha kaliteli binalar yapmış olacağız hem giren müteahhitler daha kaliteli olacak. Onların denetlemesini de belediye yapacak. Bu şekilde ancak biz dönüşümü daha hızlı ve sağlıklı yapabiliriz” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Koçak, “Yarısı bizden” kampanyaları ve kira yardımlarının dönüşüme önemli katkılar sağladığını, bunlara ek olarak vatandaşa proje desteğinin de verilmesi gerektiğini belirtti.

Saha çalışmalarında yeni yapılan binalarda izolasyon, drenaj ve beton kalitesi gibi teknik eksikliklerin sürdüğünü gördüklerine dikkati çeken Koçak, yerel yönetimlerin denetim sorumluluğunu artırması gerektiğini vurguladı.

Koçak, yerel yönetimlerin bu kontrolü yapı denetime bıraktığını anlatarak, “Eğer bu denetimleri sıklaştırmazsak, 30 yıl sonra bugün yaptığımız binaları yine dönüştürmek zorunda kalacağız. Vatandaşlar kendi binalarının bodrumuna insin, demir korozyonuna baksın. Bizim 35 yıllık binalarımızın çoğu ciddi risk altındadır” uyarısında bulundu.

“Parsel bazında dönüşümlerin olduğunu görüyoruz”

Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı (KENTSEV) Yönetim Kurulu Başkanı Haldun Ersen ise Türkiye’de kentsel dönüşüm sürecinin ağır da olsa ilerlediğini, ada ve alan bazlı dönüşümlerin şehircilik açısından daha bütüncül ve sürdürülebilir sonuçlar doğuracağını söyledi.

Ersen, 2012 yılında yürürlüğe giren “6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu” ile Türkiye’nin bu alanda önemli bir yol haritası oluşturduğunu ancak uygulamada bazı bileşenlerin zayıf kaldığını savunarak, “Bugüne kadar ülkemizde 31 milyon bağımsız birim olduğunu ve bunun yaklaşık yüzde 70’inin riskli olduğunu kabul ediyoruz. Bazı yeni ilçeler ya da şehirler var. Orada biraz daha TOKİ konutlarıyla yenilendiğini görüyoruz. Parsel bazında dönüşümlerin olduğunu görüyoruz. Maalesef alan ya da ada bazında dönüşümlerin olmadığını görüyoruz” diye konuştu.

Kentsel dönüşümün yalnızca binaların yenilenmesi değil, aynı zamanda şehirle uyumlu, planlı yaşam alanlarının oluşturulması anlamına geldiğini anlatan Ersen, bir binayı dönüştürürken bunun şehirle ve yaşam alanlarıyla ilişkisini kurabilmek gerektiğini, bunda zorlandıklarını kaydetti.

Ersen, parsel bazlı dönüşümlerin olması gerektiğine işaret ederek, “Artık 3’te 2 çoğunluk değil 50+1’le hareket edilebiliyor. Ama bizim esas istediğimiz doğal olarak ada, riskli alan bazında dönüşümler yapabilmek” ifadelerine yer verdi.

Kentsel dönüşüm süreçlerinde belediyelere büyük görev düştüğünden bahseden Ersen, özellikle kamu-özel sektör işbirliğini güçlendiren modellerin geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi.

Kentsel dönüşümde belediyelerin rolü

Ersen, “Belediyeler, vatandaşın güven duyacağı şekilde sürecin organizatörü olmalı. Çünkü vatandaş kamunun desteğini görmek istiyor. Belediyeler bu konuda aktif olmazsa o ilçelerde dönüşüm duruyor.” dedi.

Belediyelerin öncelikle kentsel dönüşüm strateji eylem planlarını hazırlayarak hangi mahallelerde risk bulunduğunu belirlemesi gerektiğini aktaran Ersen, tespit edilen riskli alanlarla ilgili tasarım planları oluşturulması ve finansman kaynaklarının belirlenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

REKLAM ALANI
Yorumlar

Bir Cevap Yazın. Yorumlarınızı Önemsiyoruz! Görüşlerinizi bizimle paylaşmaktan çekinmeyin. Yazılarımız hakkında düşünceleriniz, katkılarınız ve sorularınız bizim için değerli. Yorum yaparken lütfen saygılı ve yapıcı bir dil kullanmaya özen gösterin. şiddet ve Argo, hakaret, ırkçı ifadeler ve ayrımcılık içeren yorumlara izin verilmez. Yorum yapmak için Web Sitemizde ya da Facebook hesabınızla kolayca giriş yapabilirsiniz. Unutmayın, burası birlikte konuşabileceğimiz temiz ve güvenli bir alan!

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.