Mazlumun Ahı, Zalim Sistemleri Yıkar
Bazı sözler vardır; kısa ama kıyamet kadar anlamlıdır. “Zulüm ile payidar olunmaz” işte onlardan biridir. Bu cümle, sadece bir uyarı değil, tarih boyunca defalarca doğruluğu ispatlanmış bir hakikattir.
Bugün dünyaya baktığımızda, devasa ordularıyla, dolar gücüyle, medya hâkimiyetiyle ayakta durmaya çalışan devletleri görüyoruz. Amerika ve İsrail gibi devletler, askeri ve teknolojik güçlerine güvenerek adaleti ezmekte, mazlum halkları yok saymakta, kan ve gözyaşını sıradanlaştırmaktadır.
Ama unuttukları bir şey var: Zulüm, görünmeyen bir çöküşün habercisidir.
Firavun’un sarayı çöktü, Nemrut’un ateşi söndü, Roma’nın görkemi tarihin sayfalarında kaldı. Çünkü hepsi zulme yaslandı. Bir milletin çocuğuna merhamet etmeyen bir devletin, geleceği de olmaz. Bir halkın toprağını işgal ederek kurulan düzen, ne kadar yüksek surlarla çevrilirse çevrilsin, vicdanların duasıyla yıkılır.
İslam medeniyeti bize bir şeyi öğretti: Adalet mülkün temelidir. Adaletin olmadığı yerde saraylar da yıkılır, tahtlar da devrilir. Kalpleri korkuyla değil, güvenle kazanmak gerekir. Kalıcı olan; silah değil, merhamettir. Baki olan; zulüm değil, hikmettir.
Ey zalim sistemler! Mazlumun ahı var ya, sessiz görünür ama Arş-ı Âlâ’ya kadar ulaşır. Bir çocuğun dökülen tek damla gözyaşı, sizin tüm silahlarınızı susturur. Bir annenin mezar başındaki duası, sizin haritalarınızı bozar.
Gelin, tarihe kulak verin. Adaletle yürüyenler unutulmaz. Zulümle yükselenler ise, düşerken bile nefretle anılır.
Bugün hâlâ inancımız diri: Zulüm ile payidar olunmaz. Zulme karşı susan dilsiz şeytan olur ama zulmün karşısında duran, kıyamete kadar haklı kalır.