Bugün bayram. Huzur ve sevince meftun olan gönüllerin kutlu bir misafir gibi özlemle beklediği zaman.
Bugün, güneşin müminler üstüne bir başka türlü doğduğu Rahmani kutlu bir dem.
Bizi sayısız nimetler içerisinde bugüne kavuşturduğu için Rabbimize hamd etme günü. Bizlere bayram sevinci yaşattığı için şükrümüzü dile getirme, zamanların sevince, sevinçlerin zamana katıştığı an.
Bugün kurban ibadetimizin kabulü için duyduğumuz arzunun ve Cenab-ı Mevla’ya kurbiyetimize dair beslediğimiz umudun bayramı.
Bugün sahip olduğumuz nimetleri, inandığımız değerler uğruna feda edebilme erdemi ve iradesi kazandığımız gün. Bütün varlığımızı O’nun yolunda adamaya hazır olduğumuzu ikrar etme günü.
Bugün, Yaradan’a karşı ihsan şuurunu pekiştirdiğimiz bizi mülkün yegâne sahibi olan Rabbimize yaklaştırma günü. Allah Teala’nın “De ki: Benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’âm, 6/162.) ilahi fermanını derinden hissettiğimiz gün.
Sevgili Nebi’nin yine böyle bir bayram günü, “Allah’ım bu kurbanlıklar senin nimetindir ve senin rızan içindir. Benim, ailemin ve ümmetimin kurbanlarını kabul eyle.” (İbn Mâce, Edâhi, 1; Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 3-4.) niyazını gönüllerde idrak etme günüdür.
Bugün iman, sevgi, vefa, sadakat, fedakârlığın ve paylaşmanın eyleme dönüştürme zamanıdır.
Bugün hac ibadetini ifa eden milyonlarca kardeşimizin Arafat’a akın ederek Rabbine olan misaklarını yenileme günü. Kefeni andıran ihramlarıyla, en içten yakarışlarıyla Allah’tan başka sığınılacak bir melcein bulunmadığını, dünyevî tutku ve isteklerin geçici olduğunu, kurtuluşun ancak takvada olduğunu yüreklerde hissettiği gün.
Bugün, Arafat vakfesinden sonra bir sel gibi akarak Müzdelife’ye gelen hacıların, buradan Mina’ya geçip, dünyalık sevgileri aşıp sadece Allah’ın rızasını temenni ettikleri gündür. Dua ve münacaatların semaları titrettiği, rahmet-i Rahman’ın mahzun gönüllere sağanak sağanak indiği, bir anı bir ömre bedel bereketli gün.
Bugün cemeratta nefsini, hırsını, tutkularını taşlayarak hacıların sonra ziyaret tavafı yapıp, gönlünü Hakk’a çevirip, hacı olmanın huzur ve mutluluğunu yaşadığı mübarek gündür.
Bayram, makama menzile varış günü. Belki vuslata ve rahmete eriş günü.
Bayram, modern hayatın görmezden geldiği yalnız bırakılmış büyüklerin, kendine yer bulamayan gariplerin, kimsesizlerin, mahzun yetimlerin, öksüzlerin gönüllerini yapma günleridir.
Bayram, sonu gelmez dünya telaşının bizlere unutturduklarını hatırlatarak, kalplerden kalplere yayılan bir sevgiyle imkanı olanın olmayana elini uzatma mevsimidir.
Bayram, gönüllerin tek bir dilde birleşerek ümmetin yürek dağlayan acılardan kurtulması ve yeniden izzetli ve vakur bir duruş sergileyebilecek imkâna kavuşması için yüce Allah’a yakardığı gündür.
Bayram, insanları fıtratlarıyla buluşturarak ortak inanç, tarih ve medeniyet ekseninde birbirine kenetlenmesini sağlayan, kardeşliği pekiştiren günlerdir. Bugün Rabbimizin “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.” (Âl-i İmran, 3/103) emrine uyarak her türlü fitne, fesat ve tefrikanın karşısında duranların bayramıdır.
Bu bayram sabahında Gazze’de yırtık ve kanlı elbiseleri, hüzünlü bakışları ile tüm dünyaya “Biz ümmetin yetim ve öksüz çocuklarıyız.” diye haykırarak yanarak vefat edenlerimiz var, donarak ölenlerimiz… Açlıktan ölenlerimiz de var, keskin nişancıların kurşununu yiyenlerimiz de. Bombalar altında inim inim inleyen can paresi yavrularımız, kınalı kuzularımız var.
İşte bu bayram, yokluk içinde hayatta kalma mücadelesi verenlerin, savaşlarda mağdur olanların, vatanını terk etmek zorunda kalanların, haksızlığa, zulme uğrayanların hatırlanma zamanıdır. Başta Gazze olmak üzere, açlık, hastalık, savaş, zulüm ve şiddet sarmalında bunalan ve bir yardım eli bekleyen bütün mazlum coğrafyaların kurtuluş muştusu olma anıdır.
Bayram, birbirimize olan sadakatimizi ve muhabbetimizi yeniden tesis etme zamanı.
Bayram, yüreğimizde yeşerttiğimiz neşeyi sözlerimizle ve davranışlarımızla görünür ve duyulur kılma zamanı. Yolumuzu gözleyen, sesimizi özleyen başta anne babamız olmak üzere aile büyüklerimizin, akrabalarımızın, dostlarımızın ve komşularımızın da bayram sevinci olma günü.
Bugün bizim olsun yetimin başını okşayan el, bizim olsun dertli yüreklere şifa sunan dil ve biz olalım gülmeyi unutmuş yüzlere sürur. Biz olalım kimsesizlerin kimsesi, biz olalım çaresizlerin çaresi. Biz olalım akan gözyaşlarını silen, garibin halini o söylemeden bilen. Gelmeyene giden, aramayanı soran, vermeyene bolca ikram eden. Yetimlerin annesi ve babası olan…Ümmetin evlatlarının yüzlerini güldüren…
Bugün Bayramımız Yaratıcımıza ve can taşıyan her varlığa karşı sorumluluğumuzu bir kez daha hatırlatsın. Bizler için iyilik, doğruluk ve güzellik yolunda geçirilecek bir hayatın miladı olsun. Bu rahmet günleri ruhlarımıza dinginlik, kalplerimize huzur, hanelerimize bereket, ülkemize ve İslam âlemine hayırlar getirsin. Ebedi bayramlara hep birlikte yol almaya vesile olsun.
Kurbanlarımız makbul, bayramlarımız mesrur, dualarımız kabul, bayramımız mübarek olsun.