SETA araştırmacısı ve Azerbaycan Hazar Üniversitesi Öğretim Üyesi Gloria Shkurti, SETA’nın hazırladığı “2025 Techpulse Türkiye” (Türkiye Teknoloji Nabzı 2025) raporuna dair değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin teknoloji ekosistemi söz konusu olduğunda genel bir iyimserlik görüldüğüne dikkati çeken Shkurti, bu iyimserliğin özellikle savunma sanayisinde kendini gösterdiğini belirtti. Shkurti, raporda 2024 yılını analiz ettiklerini anlatarak ilk Türk astronotun uzaya gitmesinin büyük bir gelişme olduğunun altını çizdi.
Shkurti, “Bizim uzay rekabetinin bir parçası olmamız gerçekten çok önemli. Diğer taraftan Togg’un yola çıkması teknoloji ekosistemini fazlasıyla olumlu bir şekilde etkiliyor. Sahada gördüğümüz gelişmelerimizin haricinde devletin halihazırdaki projeleri ve vizyonu da çok fazla olumlu katkı yapıyor. Bu projeler arasından en önemlisi HIT- 30 programıydı. Bu programda yarı iletkenler, uzay ve yapay zeka gibi farklı teknolojilere teşvik verilmesi söz konusu. Bütün bunları değerlendirdiğimizde Milli Teknoloji Hamlesi, sahadaki gelişmeler ve aynı zamanda teşviklerle beraber çok iyimser bir tabloyla karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.
Shkurti, dünyada en büyük teknolojik gelişimlerin şu anda Çin ve Amerika’nın rekabetinin sonucunda ortaya çıktığına değinerek, iki ülkenin rekabetinin de daha çok yapay zeka üzerinden ilerlediğine değindi.
Türkiye’nin de yapay zeka ve büyük dil modelleri konusunda atılımlar yaptığına işaret eden Shkurti, “Amerika’dan OpenAI ve Çin’den Deepseek bu konuda rekabet ediyor. Türkiye de bu konuda kendi yolunu çizmeye çalışıyor. Örneğin T3 Vakfı T3 Ai’LE büyük dil modelini geliştiriyor. Diğer taraftan da Roketsan ve Aselsan gibi şirketlerimiz de aynı zamanda büyük dil modellerini geliştirerek kendi kurumları içinde kullanmaya devam ediyor. O yüzden bu konuda Türkiye’nin uluslararası konjonktürle aynı yolda ilerlediğini söyleyebiliriz.” diye konuştu.
Shkurti, Türkiye’nin bu anlamdaki yatırımlarının kendi güvenliği için olduğuna işaret ederek, Türk dünyası, Balkan ülkeleri, Afrika ülkeleri ve körfez ülkeleriyle teknoloji alanında potansiyel ortaklıklar kurulabileceğinin altını çizdi.
Shkurti, teknolojinin hızla ilerlemesi sebebiyle insanların bunu takip etmesinin çok zor olduğunu belirterek, “Türk halkı savunma sanayisindeki teknolojileri daha çok benimsedi. Orada sadece teknoloji üzerinde bir gelişme yok, psikolojik bir gelişme de var. Türk halkına ‘Siz bu teknolojileri yapamazsınız’ deniyordu. Ama TEKNOFEST tam tersini gösterdi bize. Hükümetin vizyonu ile insanların inancı birleştiği zaman neler yapılabileceği görülmüş oldu.” dedi.
Savunma sanayisindeki gelişmelerden sonra bir diğer önemli alanın sağlık teknolojikleri olduğuna değinen Shkurti, Türkiye’nin sağlık alanında elinde çok fazla veri olduğunu söyledi.
Shkurti, sağlıktan sonra uluslararası rekabette uzay teknolojilerine çok daha fazla odaklanılması gerektiğini anlatarak, “Yakın zamanda savaşın uzay üzerinde yoğunlaşacağını göreceğiz. Bunu da hem Amerika’nın hem de Çin’in politikalarında da görüyoruz. Çin şu an asimetrik savaş üzerine odaklanıyor. Birebir savaşa girmeyi düşünmüyor. Uydu üzerinden savaşa girmeyi planlıyor. Kullandığımız dronelerin çoğu uydu üzerinde sinyal aldığı için o sinyaller bozulursa drone çalışmıyor. O yüzden de hem yapay zeka hem uzay teknolojilerinin geleceğin savaşı olacağını düşünüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.