enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
38,5823
EURO
43,6984
ALTIN
4.107,37
BIST
9.112,19
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Samsun
Az Bulutlu
20°C
Samsun
20°C
Az Bulutlu
Salı Çok Bulutlu
24°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
21°C
Perşembe Az Bulutlu
24°C
Cuma Çok Bulutlu
22°C

Türkiyeden yeni bir meydan okuma: Nükleer enerjili denizaltı

Türkiyeden yeni bir meydan okuma: Nükleer enerjili denizaltı
REKLAM ALANI
05.05.2025 10:00
3
A+
A-

Türkiye’nin son yıllarda adından en çok söz ettirdiği alanlardan biri de askeri gemi projeleri… Burada sadece ihtiyaca yönelik platform üretiminden bahsetmiyoruz. Mümkün olan her noktada dışa bağımlılığı en az seviyeye indirmek isteyen bir niyeti de görüyoruz.

Geldiğimiz noktada Milli Gemi (MİLGEM) ve Milli Denizaltı (MİLDEN) projelerinde son derece değerli işlere imza atan Ankara’nın günün sonunda nükleer enerjiyle çalışan bir platform üretebilme hedefine sahip olması sürpriz değil.

Ancak bunun Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu tarafından ifade edilmesi dikkat çekici. Çünkü Türkiye’nin bu hedefi en üst düzey isimlerden birinin ağzından ilk kez bu somutlaştırdı.

Oramiral Tatlıoğlu, uluslararası bir yayın organına verdiği ve Türk Deniz Kuvvetleri’nin amaç ve vizyonunu anlatan röportajda “139 yıldır milli arzumuz olan dışa bağımsız denizaltıyı inşa ediyoruz. MİLDEN sonrası nükleer enerjili denizaltılar için önemli bir adım atacağız.” ifadelerini kullandı.

Bu tarihi röportajı yapan isim, Türkiye’de savunma sanayiini çok yakından takip eden uzmanlardan biri olan Devrim Yaylalı. Biz de Yaylalı ile Ankara’nın ‘nükleer tahrikli denizaltı’ hedefinin detaylarını konuştuk.

Türkiye, askeri gemiler konusunda son yıllarda çok başarılı işlere imza atıyor.[Türkiye, askeri gemiler konusunda son yıllarda çok başarılı işlere imza atıyor.]

“Türkiye bu alandaki en seçkin ülkeler arasına girecek”

Devrim Yaylalı’nın röportajı vesilesiyle Türk Deniz Kuvvetleri’nin 1 numaralı ismi aslında nükleer enerjiyle çalışan bir denizaltı işletilmesine yönelik resmi görüşü ilk kez açık kaynaklarda dile getirdi.

Elbette nükleer enerjiyle çalışacak bir platforma sahip olmanın çok farklı dinamikleri ve her biri kendi içinde değerlendirilmesi gereken yansımaları var. Ancak en önemli soru Ankara’nın neden böyle bir talebi olduğu.

Her şeyden önce nükleer enerjiyle çalışan bir denizaltının önemli bir kuvvet projeksiyonu aracı olduğunu dile getiriyor Yaylalı. Türkiye’nin bu kabiliyete sahip olmasının onu ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere ve Hindistan’ın da aralarında bulunduğu seçkin ülkeler kategorisine dahil edeceğini vurguluyor. Saydığı ülkelerin ‘bağımsız olarak nükleer güçle çalışan denizaltılar tasarlayabilen, inşa edebilen ve bakımını yapabilen’ ülkeler olduğu bilgisini de paylaşıyor.

İşin sadece askeri yönden ele alınmasının fotoğrafın bütünü adına eksik olacağını kaydediyor Yaylalı. Nükleer güçle çalışan denizaltıların tasarımı, üretimi ve kullanımı için sadece askeri veya teknolojik değil ekonomik ve beşeri alanlarda da gelişimin şart olduğunun altını çiziyor. Ankara’nın nükleer güçle çalışan bir denizaltıya sahip olarak aslında küresel prestijini de artıracağını belirtiyor. Hatta uçak gemisi inşa etme hamlesini de bu gözle okumak gerektiğini söylüyor.

Dünyada çok az sayıda ülke nükleer enerjiyle çalışan denizaltı inşa ve idame kabiliyetine sahip.[Dünyada çok az sayıda ülke nükleer enerjiyle çalışan denizaltı inşa ve idame kabiliyetine sahip.]

“Eldeki tecrübeler gelecekteki projelere de aktarılacak”

Türkiye’nin nükleer güçle çalışan denizaltı arayışını değerlendirirken mevcut işlere de ayrı bir parantez açılması gerektiğini düşünüyor Devrim Yaylalı. MİLGEM ve MİLDEN projelerinde izlenen yol haritası ve elde edilen kazanımların geleceğe ışık tutacağına inanıyor.

Ancak konu gelişmiş nükleer tahrik teknolojileri olduğunda bunu yapabilme kabiliyetine sahip ülkelerle iş birliğinin mecbur olduğunun da altını çiziyor. Ardından da ‘Ankara neden bu yolu tercih ediyor?’ sorusuna en genel haliyle şu yanıtı veriyor:

“Nükleer enerjiyle çalışan denizaltılar yiyecek ve mürettebat ihtiyaçları dışında neredeyse sınırsız dayanıklılığa sahip. Yakıt için yüzeye çıkmalarına gerek kalmadan dünyanın herhangi bir yerinde faaliyet gösterebilirler.

Bu stratejik erişim Türkiye’ye kuvvet projeksiyonu, keşif ve küresel etki açısından daha fazla esneklik sağlayacak. Böyle bir kabiliyet kazanımı Türk Deniz Kuvvetleri’ni Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Hint Okyanusu gibi yüksek riskli alanlardaki bölgesel operasyonların ön saflarına yerleştirebilir.”

Nükleer tahrikli denizaltılar, kimi durumlarda güçlü bir politik etkinin de başrolünde olabiliyor.[Nükleer tahrikli denizaltılar, kimi durumlarda güçlü bir politik etkinin de başrolünde olabiliyor.]

“Bu bir meydan okuma”

Devrim Yaylalı, Türkiye’nin nükleer enerjiyle çalışan bir denizaltıyı tasarlamak, inşa etmek ve bakımını yapmak için ciddi teknolojik zorlukların üstesinden gelmesi gerekeceğini de sözlerine ekliyor. Ve bununla birlikte Ankara’nın farklı alanlarda ciddi sınamalardan geçeceğini anlatıyor:

“Türkiye’nin denizaltı operasyonlarının zorlu koşullarına dayanabilecek nükleer reaktörleri inşa etmek, işletmek ve bakımını yapmak için gerekli bilgiyi geliştirmesi veya edinmesi gerekecek.

Nükleer reaktörlerin denizaltılarda çalıştırılması yüksek eğitimli personel gerektirir. Tasarımın da operasyonel güvenliğinin sağlaması şart. Bu da reaktör tasarımı ve yakıt döngüsü yönetimi, radyasyon kalkanı ve acil durum protokollerinde uzmanlaşmayı gerektiriyor.

Aklımızdan çıkarmamız gereken bir husus daha var… Türkiye, bir nükleer araştırma programına ve bir miktar nükleer enerji deneyimine sahip olmakla birlikte, deniz sınıfı bir nükleer reaktör üretmek için gereken uzmanlık ve altyapıya henüz sahip değil.

Bunu aşabilmek için Türkiye’nin ortaklıklar veya teknoloji transferi anlaşmaları arayışına girmesi gayet anlaşılır bir durum olur. Unutmayalım ki, nükleer enerjiyle çalışan bir denizaltı geliştirmek kısa vadeli bir proje değil.

Ayrıca, böylesine iddialı bir projeyi sürdürmek stratejik ve mali riskler de taşır. Uygun şekilde kaynak ayrılmadığı ve aşamalandırılmadığı takdirde önemli gecikmelere veya batık maliyetlere yol açabilir. Ki bu da diğer ülkelerdeki benzer programları zora sokmuştur.

Bununla birlikte, doğru siyasi irade, teknolojik yatırım ve uluslararası iş birliği ile Türkiye bu vizyonu eninde sonunda gerçekleştirebilir. Bu uzun ve zahmetli bir yol. Ancak Türk Deniz Kuvvetleri kendi vizyonunu net bir şekilde ortaya koydu. Sürecin nereye evrileceğini görmek için zamana ve atılacak adımları daha net görmeye ihtiyaç var.”

REKLAM ALANI
Yorumlar

Bir Cevap YazınYorumlarınızı Önemsiyoruz! Görüşlerinizi bizimle paylaşmaktan çekinmeyin. Yazılarımız hakkında düşünceleriniz, katkılarınız ve sorularınız bizim için değerli. Yorum yaparken lütfen saygılı ve yapıcı bir dil kullanmaya özen gösterin. şiddet ve Argo, hakaret, ırkçı ifadeler ve ayrımcılık içeren yorumlara izin verilmez. Yorum yapmak için Web Sitemizde ya da Facebook hesabınızla kolayca giriş yapabilirsiniz. Unutmayın, burası birlikte konuşabileceğimiz temiz ve güvenli bir alan!

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.